Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank 5. Avrasya Yükseköğretim Zirvesi, Eurasia Higher Education Summit 2020 programına katıldı. Avrasya Üniversiteler Birliği’nin bu yıl 5’incisini düzenlediği Avrasya Yükseköğretim Zirvesi’nde konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Üniversitelerimiz tarafından yapılan patent başvurusu 2009 yılında 91 iken 2019 yılında bu rakam 921’e ulaştı. Yine 10 sene önce üniversitelerimizin yıllık patent tescil sayısı 13 iken, geçen sene bu rakam 428 oldu“ sözlerini ifade etti.

Türkiye Yükseköğretim sisteminin, 7 buçuk milyonu aşan öğrenci sayısıyla eğitim sisteminin önemli bir parçasını oluşturduğunu belirten Varank, “Tek başına bu sayı, dünyadaki 95 ülkenin nüfusundan daha fazla. 2002 yılında göreve geldiğimizde sadece 76 üniversite vardı. Yeni kurduğumuz üniversitelerle bu sayıyı 207’ye çıkarttık ve üniversite öğrencisi olma hayali taşıyan tüm gençlerimize bu fırsatı sunmuş olduk. Aynı dönemde üniversitelerde öğretim elemanı sayımızı da yüzde 132’lik bir artışla 172 binin üzerine çıkarttık. Eğitimde fırsat eşitliği en temel önceliklerimizden oldu. Bu kapsamda üniversite harçlarını kaldırdık, engellilerin yükseköğretime girişte ve eğitim süreçlerinde eğitim almalarını kolaylaştırdık” sözlerini ifade etti.

“Türkiye’yi yükseköğretimde global bir marka haline getirmek istiyoruz”

Ülkemizde eğitim gören yabancı öğrenci sayısındaki artıştan da bahseden Varank, “2002 yılında ülkemizde 16 bin 328 yabancı uyruklu öğrenci bulunuyorken, bugün neredeyse 10 katlık bir artışla yaklaşık 155 bin uluslararası öğrenciye ev sahipliği yapıyoruz. Bununla birlikte devlet bursları ve değişim programları vasıtasıyla her sene 50 bine yakın öğrencimizi lisans ve üzeri programlara katılmak üzere yurt dışına gönderiyoruz. Türkiye’yi yükseköğretimde global bir marka haline getirmek istiyoruz. Bunun için üniversitelerimizin kapasitelerini; yetkinlik düzeyleri ve bölgesel ihtiyaçları dikkate alarak daha da güçlendiriyoruz. Bir yandan yurt dışındaki üniversitelerin Türkiye’de, Türkiye’deki üniversitelerin yurtdışında faaliyet göstermelerini teşvik ederken; diğer yandan yükseköğretim kurumlarımızın dünyanın farklı coğrafyalarında yer alan üniversitelerle işbirliği yapmalarını destekliyoruz” diye konuştu.

Bakanlık olarak üretimle Ar-Ge ekosistemi arasındaki bağlantıları daha da kuvvetlendirip, sanayide yüksek katma değer öncülüğünde yapısal bir dönüşümü gerçekleştirmeyi hedeflediklerini ifade eden Varank, bu sayede son 18 yılın kazanımlarının bir üst seviyeye çıkacağını kaydetti.

TÜBİTAK aracılığıyla, 2012’den bu yana Teknoloji Transfer Ofislerini desteklediklerini ifade eden Varank, “Gerekli yetkinliklere sahip 34 üniversitemizin Teknoloji Transfer Ofisine; personel, danışmanlık, eğitim ve patent masraflarını karşılamak üzere hibe desteği veriyoruz. Böylece üniversitelerimizde; teknoloji transferi konusunda farkındalık oluşturuyor, proje geliştirme kabiliyetini artırıyor, üniversite sanayi işbirliğini geliştiriyor ve akademik girişimciliği teşvik ediyoruz” şeklinde konuştu.

“Üniversitelerimizin patent tescil sayısı 428 oldu”

Üniversiteler tarafından yapılan patent başvurularına da değinen Varank, “2009 yılında üniversitelerimiz tarafından yapılan patent başvurusu sayısı sadece 91’di. 2019 yılında bu sayı 921’e ulaştı. Yine 10 sene önce üniversitelerimizin yıllık patent tescil sayısı 13 iken, geçen sene bu rakam 428 oldu. En fazla patent başvurusu yapan ilk 10 üniversitemizden 4’ü İstanbul’da yer alırken, bu listeye Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’dan üniversitelerimiz de girdi” ifadelerini kullandı.

Varank, “Yenilikçi bir bakış açısıyla tasarladığımız Mükemmeliyet Merkezi Programıyla; akademi ve sanayinin birlikte iş yapmasını sağlayacak bir yapı oluşturduk. Buna göre araştırma altyapılarının koordinatörlüğünde; özel sektör ve kamu Ar-Ge Merkezleri ile üniversiteler bu programın paydaşı olacaklar. Burada amacımız tüm tarafların ortak altyapıyı ve insan kaynağını kullanarak, yüksek teknoloji alanlarında özgün projeleri ortaya koyması.

Program dâhilinde bu sene yaklaşık 200 milyon lira bütçeli 10 projeye kaynak aktaracağız. Bu sayede, Araştırma üniversitelerimizin, kritik teknolojilerde geliştirdikleri ürünlerin özel sektöre aktarımını hedefliyoruz. Ayrıca, üniversiteyle sanayi arasında önemli bir köprü görevi gören araştırma altyapılarını da destekliyoruz. Bu altyapılar, özel sektörle işbirlikleri kurarak ulusal Ar-Ge ekosistemimizin dinamosu olabilecek niteliğe sahip.
İlk defa geçen sene uygulamaya başladığımız Sanayi Doktora Programıyla, akademide yetişen insan kaynağının bizzat sahaya inmesini hedefledik. Bu programda gençlerimiz, eğitimleri boyunca burs almanın yanı sıra, mezun olduktan sonra sanayide istihdam edilirlerse 3 sene boyunca maaş desteği de alacaklar” dedi.

“Girişimcilik ve inovasyon alanlarında ne denli aktifseniz, kalkınma hızınız da o denli artıyor”

Girişimcilik ve inovasyonun önemini de vurgulayan Varank, “Girişimcilik ve inovasyon alanlarında ne denli aktifseniz, kalkınma hızınız da o denli artıyor. Özellikle teknoloji tabanlı işlerde Türkiye büyük bir potansiyele sahip. Oyun sektöründen biyo-teknolojiye, akıllı malzemelerden perakende sektörüne varıncaya dek pek çok yenilikçi uygulama üzerinde çalışan girişimcilerimiz bulunuyor. Biz de onların önünü açacak politikalara öncelik veriyoruz. Ar-Ge ve Tasarım Merkezi belgesine sahip özel sektör firmalarımız; çeşitli vergi indirimleri ve istisnalardan faydalanıyor. Teknoparklarda yer alan firmalar; vergisel avantajların yanı sıra, mentörlük, iş eşleştirmeleri ve ihracat destekleri gibi teşviklerden yararlanıyor. TÜBİTAK Bireysel Genç Girişimci Programıyla, teknoloji ve yenilik odaklı fikirlerini somut işlere dönüştürebilen başlangıç firmalarını ekonomiye kazandırıyoruz” diye konuştu.

Bakan Varank konuşmasının ardından zirve kapsamında düzenlenen ‘Imagine Tomorrow Uluslararası Girişimcilik ve İnovasyon Etkinliğine” katılarak ödül kazanan girişimcilere ödüllerini verdi.

Murat Ergin – Uğur Çetin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir