Altınordu ilçesinde yaşayan şuan 63 yaşında olan Metin Kul, ilkokul çağlarında ailesinin yanında başladığı dokumacılığı, kendisine meslek olarak seçti. Ortaokul yaşlarında makineleri kullanmaya başlayınca anne ve babasından dokumayı öğrenen Kul, ustalaşınca mesleğini sürdürdü. Aslen dede mesleği olan dokumacılığı, babasının kullandığı ve yadigar olan makineler ile; evlenip yuva kuran, 2 çocuk yetiştirip, yaklaşık 50 yıl boyunca geçimini sağlayan, Kul, son zamanlarda ise teknolojiye yenik düştü. İşi bırakan ancak makineleri hurdaya vermeye gönlü razı gelmeyen Metin Kul, şimdilerde ise hobi olarak dokuma ürünler yapıyor, bazı ürünlerin ise tamiratını hobi olarak gerçekleştiriyor.
“Hem annem, hem de babamdan öğrendim”
Dokumacılık mesleğini, 3 nesildir devam ettirdiklerini söyleyen Metin Kul, “Dokumacılık dededen gelen bir meslek. 1960’lı yıllarda babam bu mesleğe başladı. Biz de ilkokul çağlarında kendisine yardımcı oluyorduk. Daha sonra bu mesleği hem anne, hem de babamızdan öğrendik. Makinelerde ise ortaokul yıllarımda, boyum yetince çalışmaya başladım. Bu zamana kadar da getirmeye çalıştım” dedi.
“Teknoloji bizi etkiledi, baba yadigarı makinelere kıyamadım”
“Teknoloji bizi son dönemlerimizde etkiledi. Hem fiyatlar konusunda, hem de ürün bazında çeşitlilik anlamında çok farklı oldu” diyen Kul, “Bir dönem bıraktık ancak okullar trikolara döndüğünde babam ‘yeniden dokuyalım’ dedi. Sanayi makinelerini getirdik ancak kısa bir süre sonra teknoloji bizi yeniden bitirme noktasına geldi. Ben de hobi olarak devam ettirmeye çalışıyorum. Baba yadigarı olan makineleri hurdaya vermek işime gelmedi. Gücüm yettiğince ve gözüm gördüğünce insanlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Hem kendimi eğlendiriyorum, hem de insanlara faydalı olmuş oluyoruz” şeklinde konuştu.
“Eskiden günlük 20 sipariş alırdık, şuan bu meslekte ustalar olarak boş kaldık”
Dokumacı ustası Metin Kul, şimdilerde pek kullanılmasa da dokuma ürünlerin özellikle 1970 yıllarında çok popüler olduğunu ve insanların çok fazla talep gösterdiklerini ifade ederek, “1970 yıllarında en popüler ürünlerdi. O yıllarda günlük yaklaşık 20 tane sipariş alıyorduk. İnsanların giyim ihtiyacını, diğer az sayıdaki meslektaşlarımız ile bizler karşılıyorduk. Ordu’nun tüm kazak ihtiyacını biz temin ediyorduk, şimdiki gibi giyim mağazaları yoktu. Şuan bizler bu meslekte ustalar olarak boş kaldık, bizden sonra da yetişen yok maalesef. Biz, içlik, kazak, bere, süveterler gibi ürünler yapıyorduk” diye konuştu.
“Mesleğimizin ölmüş olmasına üzülüyorum”
Hobi olarak yaptığı ürünlerin kendisine mutluluk verdiğini kaydeden Kul, mesleğin kaybolmasının ise üzüntü verdiğini kaydederek, şunları söyledi:
“Bu meslek ile büyüdük. 5 kardeşimi de babam bu meslekle okuttu. Çocuklarımı da bu meslek ile okuttum ve birisi makine mühendisi, diğeri ise mimar oldu. Mesleğimizin ölmüş olması, küçük sanatkarların yok olmaya dönmüş olmasından dolayı üzüntü duyuyorum. Çünkü benden sonra bu mesleği yapacak usta kalmıyor diyebilirim. Bu meslek dokumayı bilen olabilir ama makineleri çalıştırıp arızlarını gideren kimse kalmadı. O yüzden Ordu için meslekte son ustayım diyebilirim. Teknoloji bir noktada sanatı bitiriyor, en kötüsü de zanaatın bitmiş olması.”
Selim Kuşcu