Türkiye’nin vizyon projelerinden Akkuyu Nükleer Güç Santralinde üçüncü ünitenin temelinin de atılmasıyla birlikte yeni dönem başladı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, önceki günkü törenin ardından önemli açıklamalarda bulundu. Aralarında Türkiye Gazetesi Yazarı Mehmet Şahin’in de bulunduğu bir grup gazeteci ve yazarı ağırladı. Şahin’in haberine göre; Bakan Dönmez, bu yatırımın elektrik fiyatlarına yansımasıyla ilgili olarak, “Türkiye’nin ihtiyacının yüzde 10’luk bir kısmını bu santral üretecek. Yani bu oran, yüzde 90’nı nasıl etkiler? Oturup hesap yapmak lazım. İkincisi; bu tip santrallerde devletler belirli bir süre belli bir fiyattan alım garantisi veriyor. Bizde mesela ilk 15 yıl olacak. Ama nükleer güç santrallerinin ekonomik, teknik ömrü açısından baktığınızda, 60 yıllık bir süreçten bahsediyoruz. Dolayısıyla uzun dönem ekonomik faydasına bakmak lazım” dedi.
Emisyon ve rekabet
Dünyanın ‘sıfır emisyon’a doğru ilerlediğini, bu konunun ülkelerin ticaretine bile engel teşkil edebileceğini hatırlatan Bakan Dönmez, “Bir ülke ‘karbondioksit emisyonlarını sıfırlayabileceğim’ diyorsa ve ‘yenilenebilir’ ile de ihtiyacının tamamını karşılayamayacaksa, o zaman alternatifler içerisinde sıfır emisyonlu nükleer güç santralleri öne çıkıyor. Yenilenebilir enerjiler, kesintili enerjilerdir. Kaynağa bağımlı; yani rüzgâr iyiyse tam güç çalışır, esmediğinde çalışmaz. Hidrolik santraller de yağışlı veya kurak sezonlara göre… Keza güneş, yazın çok iyi ama gece üretemiyorsunuz. Biz geçtiğimiz yıl tükettiğimiz enerjinin yaklaşık yüzde 42’sini yenilenebilir enerjiden elde ettik. Peki, kalan 60’ını nereden karşıladık? Termik santraller devreye girdi” diye konuştu.
Avrupa Birliği’nin, sınırlarda karbon vergisiyle ilgili son dönemde belli hazırlıklar içerisinde olduğunu hatırlatan Bakan Dönmez, “Bu, bizim ticaretimizi nasıl etkileyecek? Bunu zaman gösterecek. Ama sadece Türkiye için değil. Karbon açısından belli yükümlülükleri yerine getiremeyen ülkelerden ithal edilecek ürünlere ilişkin sınırda bir karbon vergisi… Olursa birçok ülkeyi etkileme kapasitesine sahip. ‘Yenilenebilir’deki üretim ve kurulu kapasite artışımız artı nükleer güç santrali… Bunların hepsi emisyonsuz projeler. İşte bunlar bizim elimizi güçlendirecek. İklim konusunda da zaten kendi programımız var, ona uyacağız” ifadelerini kullandı.
Trakya’da talep çok
Bakan Dönmez, ikinci nükleer santral projesiyle ilgili olarak da şu açıklamada bulundu: “Sinop’ta benzer bir anlaşmayı Japonya ile yapmıştık. Ama ilerleyen süreçte hem maliyetler hem de takvim bizim beklentilerimizin üzerinde olduğu için, o projeyi ilerletemedik. Yani en azından şu anda Japonya’yla yürümüyoruz. Fakat sahaya ilişkin, sahanın hazırlanmasına ilişkin zeminle ilgili, ÇED’le ilgili, diğer hususlarla alakalı biz sahayı hazırlayalım istiyoruz. Çünkü günün sonunda birisiyle yola çıktığınızda bunları yapmak zorundasınız. Hazırlıklı olmamız lazım. Sinop’la ilgili henüz şu anda görüşülen bir ülke de yok. Burada Trakya daha öne çıkıyor. Çin’le görüşmelerimiz var. Yerle ilgili zemin etütleri, çevresel etkiler gibi birçok parametrede şu anda çalışmalar devam ediyor. Bunların sonuçlarına göre kesin yer belirlenecek. Ama neden Trakya derseniz? İstanbul’u da içine alarak söylüyorum, Trakya ülkenin en büyük talep noktası. Bölgesel arz güvenliği açısından böyle bir santrale Trakya’da daha çok ihtiyacımız var. Bazı engellemeler ile mücadele ettik. Bunların bir kısmı çevreci girişimler altında oldu. Ama Türkiye’nin böyle bir nükleer teknolojiye sahip olmasını istemeyen ülkeler de var. Ama hamdolsun, şu anda ilk projemizi gerçekleştiriyoruz. İnşallah bundan sonra ikinci ve üçüncüyü de yaparız”.