Bursa’da bir dizi ziyaretler bulunmak için gelen Bakan Nebati, ilk olarak Bursalı iş adamlarıyla bir araya geldi. Bursa’nın, otomotiv, tekstil, makine-metal imalatı, tarıma dayalı sanayi, gıda ve mobilya gibi sektörlerdeki güçlü üretim kapasitesi ile Türkiye’nin kalkınmasına ve ekonomik büyümesine katkılar sunduğunu ifade eden Bakan Nebati, “Nitekim, ülkemizin yerli ve milli otomobili TOGG’un, otomotiv sanayinin kalbi Bursa-Gemlik’ten yola çıkması hiç şüphesiz ki bunun en büyük göstergesidir. Güçlü sanayisi ve tarımının yanı sıra turizm çeşitliliği açısından yüksek potansiyele sahip olan Bursa, kültür turizmi, termal turizm, kış turizmi, doğa turizmi, gastronomi turizmi ve macera turizmi alanında ziyaretçiler ağırlanmaktadır” dedi.

Son iki yıldır salgın sebebiyle olağandışı bir dönem yaşayan dünya ekonomisi Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle bir kez daha sarsıldığının herkes tarafından bilindiğini belirten Bakan Nebati, salondakilere şu şekilde seslendi;

“Savaşın trajik bireysel ve toplumsal etkilerinin yanı sıra ekonomik etkileri de tüm dünyayı etkisi altına aldı. Özellikle tarım ve enerji ürünlerinde yaşanan tedarik sıkıntıları ülkeler üzerindeki enflasyonist baskıyı daha da artırdı. İnşallah Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ev sahipliğini yaptığımız müzakere görüşmeleri olumlu sonuçlanacak, iki ülke arasında barış en kısa sürede sağlanacaktır. Bizler küresel düzeyde yaşanan emtia fiyat artışları ve arz sıkıntılarının etkisini en aza indirebilmek için adımlar atmaya devam ediyoruz. Bu çerçevede, bu yıl tarım desteklerini 29 milyar liraya çıkardık. Atıl tarım arazilerinin tarımsal üretime kazandırılması için yatırımların yüzde 75’ine kadar destek verilmesine yönelik düzenlemeler yaptık. Tarımsal sulamada kullanılan elektriğin güneş enerjisi ile sağlanması için GES projelerine Ziraat Bankası vasıtasıyla 1 yıl ödemesiz 8 yıl vadeli kredi desteği ya da kredi kullanmayı kabul etmeyen çiftçimize yüzde 50’ye kadar hibe desteği sağlayacağız. Ülkemizin jeopolitik konumu ve ihracatçılarımızın ürün, pazar çeşitliliği, pazar ve ürün değiştirme kabiliyetleri sayesinde savaşın ihracatımıza etkisinin sınırlı olacağını beklesek de ihracatçılarımıza yönelik tedbirler almayı ihmal etmedik. Diğer yandan enerji arz güvenliğimize katkı sağlayacak yatırımlara da devam ediyoruz. Özellikle YEKDEM desteklerinin katkısı ile toplam enerji üretimi içerisinde yenilenebilir enerji payımızı yüzde 53,9’a çıkardık. Bu alandaki potansiyelimizi giderek artıracak düzenlemeleri hayata geçirdik.”

Karadeniz’de bulunan, mesken ve konutlarımızın 30 yıllık ihtiyacını karşılayacak doğalgazın bir an evvel çıkarılıp vatandaşlarımızın kullanımına sunulması için çalışmalara devam ettiklerini belirten Bakan Nebati, “Son dönemde dünya ekonomilerinin en büyük sorunu artan enflasyon meselesidir. Dünya karşı karşıya kaldığı en büyük enflasyon sorunuyla mücadele etmek zorunda kalıyor. Türkiye’de de özellikle ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının geçici etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artış ile tedarik sürecindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar ve talep gelişmeleri enflasyonun yükselmesinde etkili olmaktadır. Bizler Mart Ayı itibarıyla yüzde 61,1 seviyesine yükselen enflasyonu kalıcı olarak düşürmek, fiyat istikrarını sürdürülebilir şekilde sağlamak noktasında kararlı adımlar atmaktayız. Bu amaçla öncelikle Kur Korumalı Mevduat ve Katılım Hesabı (KKM) ve sunulan çeşitli finansal enstrümanlar ile döviz kurlarındaki oynaklığı kısa zamanda giderdik. Enflasyon faiz ve kur. Bu önemli bir kıskaçtı. Kur Korumalı TL Mevduat ve Katılma Hesaplar ile döviz kurunda stabilizasyonu sağladık. İş ve yatırım ortamında öngörülebilirliği artırdık. Enflasyon üzerindeki kur baskısını azalttık. TL mevduatların vadesini 24 günden 49 güne uzattık. Kur Korumalı Mevduat hesaplarının en net ve güçlü etkisini ve ne kadar doğru bir karar almış olduğumuzu Rusya-Ukrayna Krizi, petrol fiyatlarındaki yükseliş ve FED faiz artırımı kararına rağmen kurun stabil durumunu koruması ile görmüş olduk. Kur Korumalı Mevduata ilk girenlerde vadelerin 23 Mart itibarıyla dolması ile birlikte hesap sahipleri getirileri almaya başlamışlardır. Bu tarihte 596 milyar TL olan KKM bakiyesi 1 Nisan itibarıyla 695 milyar TL’ye ulaşmıştır” dedi.

Bakan Nebati, “Kur Korumalı Mevduatla birlikte kur-faiz sarmalından çıktık. Böylece, enflasyonun en önemli belirleyicilerinden biri olan döviz kurunda serbest piyasa koşulları içerisinde istikrar sağlandı. Enflasyonun diğer önemli belirleyicisi olan beklentilerdeki düzelmeye yönelik atacağımız adımlar ile birlikte yıl sonunda enflasyonun makul bir seviyeye geldiğini hep birlikte göreceğiz. Ekonomik kararların belli süreye ihtiyacı var. Türk ekonomi modeli devreye girdiğinde kur riskini aldık. Şimdi bunun sürecini yaşıyoruz. Ticaret canlı, havalar güzel tarım patlaması olacak. En büyük probelemimiz enflasyon da bireylerin davranışlar tutumlarını değiştirmek olacaktır. Yıl sonunda beklentilerimize uygun şekilde bir düşüş yaşayacağız. Zor bir süreç. Bizi kastığını gerdiğini biiyoruz. Bunun üstesinden nasıl geleceğimizi de biliyoruz. 20 Aralık’ta döviz şuralara giecek diye karalar bağlayanlar vardı. Faişz arttırılmadan olmaz diyenler vardı. Piyasa artık faiz oranlarının nerede olmasını gerektiğini çok iyi takip ediyor. Enflasyonla ilgili yapılması gerekenleri herp beraber yapacağız. Milletimizi korumaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

“Stokçuluğa izin vermeyeceğiz”

Bakan Nebati, “Hayat pahalılığı karşısında milletimizi korumayı teminen gıda ürünlerinde KDV oranlarını üretim, toptan ve perakende aşamalarının tamamında yüzde 8’den yüzde 1’e düşürdük. Deterjan, sabun, tuvalet kâğıdı, peçete ve bebek bezi gibi temel ihtiyaç ürünlerinde ve yeme içme hizmetlerinde KDV oranını yüzde 18’den yüzde 8’e indirdik. Kurduğumuz Enflasyonla Mücadele Timleri bu indirimlerin etiketlere yansıyıp yansımadığını kontrol etmektedirler. Fahiş fiyat uygulayan işletmeler de denetlemektedirler. Bu çerçevede 40 bini aşkın işletme Bakanlığımızca bizzat saha denetimine tabi tutulmuştur. Fahiş fiyat, fiyat manipülasyonu ve stokçuluğa asla izin vermeyeceğiz. Bu konuda kararlı ve net tavrımız devam edecek ve KDV indirimlerinin etiketlere yansıması mutlak surette sağlanacaktır. Enerji maliyetlerinin vatandaşlarımız üzerindeki etkisini azaltmayı teminen elektrik tarifeleri üzerindeki KDV oranını düşürdük. Bazı bakliyat ürünlerine, yemlik ürünlere, karkas et ve yağlık bitkilere ihracat kısıtlaması getirdik. Bitkisel yağlarda 30 Hazirana kadar gümrük vergisini sıfırladık. Tarım ürünlerine yönelik Erken Uyarı Sistemi ve tarımsal ürünlerde girdi maliyetlerini düşürmek için çalışmalarımız devam etmektedir. Bu süreçte Fiyat İstikrarı Komitemiz ile her ay düzenli olarak toplandığımızı, fiyat gelişmelerini düzenli olarak izlediğimizi belirtmek isterim” diye konuştu.
Doğalgaz zammı hakkında konuşan Bakan Nebati, “Küresel piyasalarda enerji fiyatlarında görülen yükseliş dolayısıyla BOTAŞ maalesef konutlarda kullanılan doğalgazda yüzde 35, elektrik üretimi için kullanılan doğal gazda yüzde 44,3 ve elektrik üretimi dışında kullanılan doğal gazda yüzde 50 fiyat artışı yapmak zorunda kaldı. Bu fiyat artışları sonrasında bile hane halkımızın kullandığı doğalgazda devletimizin sübvansiyon oranı Nisan ayında yüzde 78 seviyesindedir. 2 yıldır pandeminin olumsuz etkilerini vatandaş hissetmesin diye kamu elinden gelen her şeyi yapmıştır. Türkiye’de salgının en az hissedilmesi yönünde sonuçlar elde edilmiştir. Tüm sorunların tamamının sıfırlanması gibi bir hayal bir dünya yok. Zorlukların üstesinden birlikte başa çıkacağız. Her zorlukta bir kolaylık vardır. Ülkesine, işletmesine, vatanına, toplumuna inanan ve buna ilişkin olarak pozisyonunu belirleyenlerle bunları aşacağız. Allah’ın izniyle umudumuz yüksek. Gözlerimizi kapatıp, zorlukları görmezden gelmiyoruz. Adımlarımızı çözüm üreterek atıyoruz. Aldığımız ve almakta olduğumuz önlemler, döviz kurundaki istikrar ve emtia fiyatlarındaki normalleşmenin katkısıyla enflasyon oranlarının yılsonunda kalıcı şekilde düşmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.

“Yabancı yatırımcıları Türkiye’ye bekliyoruz”

Yabancı yatırımcılarla sık sık bir araya geldiklerini belirten Bakan Nebati, “Son dönemde ülkemizin sunduğu fırsatlardan yabancı yatırımcıları haberdar etmek, potansiyel yatırımcıların talep ve sorularını alarak tereddütlerini gidermek için sık sık yabancı yatırımcılar ile bir araya geliyor, ülkemizin sunduğu cazip koşulları anlatarak onları yatırıma davet ediyoruz. Bu amaçla son dönemde Fransa, İngiltere ve Bahreyn’de yatırımcılarla bir araya geldik. Aynı zamanda yabancı ülkelerle ekonomik ve ticari iş birliğimizi güçlendirmeye yönelik görüşmeler yapıyoruz. Bu hafta Bahreyn’de Karma Ekonomik Komisyon Toplantı’sında ticaretten sanayiye iş birliğine dayalı pek çok farklı alanı çevreleyen konularda yapıcı görüşmeler yaptık. Yatırım, üretim ve ihracatımızı artırmak, toplumun tüm kesimlerinin artan refahtan faydalanmasını sağlamak üzere geçmiş ekonomi politikalarımızın bütüncül değerlendirmesi ile tecrübelerimiz doğrultusunda Türkiye Ekonomi Modelimizi hayata geçirdik” dedi.

Altın Tasarruf Sistemi hakkında adımlar attıklarını belirten Bakan Nebati, “Yastık altındaki altınların finansal sisteme aktarılması amacıyla vatandaşlarımızın kuyumcular üzerinden veya doğrudan banka şubelerine gelerek fiziki altınlarını banka hesaplarına aktarabileceği Altın Tasarruf Sistemi’ni kamuoyu ile paylaştık. Çeyrek hesap uygulamasını hayata geçirdik. Altın Tasarruf Ekosisteminde toplanan altın miktarı 2 kat arttı. Önceden tek firma ile ilerleyen sürecin katılımcıları genişlettik. Devlet İç Borçlanma Senetleri stopaj oranını Eurobond faiz gelirlerinde olduğu gibi yüzde 0’a indirdik. Yatırımcıların alternatif enstrümanlar yerine borsada yatırım yapmasını sağlamak üzere şirketler tarafından yapılacak temettü ödemeleri üzerindeki stopajıyüzde15’ten yüzde10’a indirdik.

Yurtiçi tasarruf oranlarımızı artırmak için Bireysel Emeklilik Sistemi’nde Devlet Katkısını yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkardık. Diğer yatırım fonu katılma paylarından elde edilen kâr paylarında kurumlar vergisi istisnası uygulamasını başlattık” şeklinde konuştu.

Bakan Nebati, konuşmasını şöyle sürdürdü;
Bizler ülkemizde katma değeri yüksek üretimin ve ihracatın artırılması için var gücümüzle çalışıyoruz. Bu çerçevede işletmelerimize Kredi Garanti Fonu (KGF) kanalıyla 60 milyar TL’lik kredi ve kefalet imkânı sağladık. Yeni açıkladığımız Yatırım Destek Paketi ve İhracat Destek Paketi için 25’er milyar TL ve İşletme Harcamaları Destek Paketi için 10 milyar TL kaynak ayırdık. 2 yıl önce salgın Türkiye’de küçülmeye sebep olacak diyenlere karşı siz inançlıydınız. İş insanlarını temsilen Bursa bu işin üstesinden gelecek diyordunuz. Şimdi ben de size söylüyorum. Bu savaştan sonra Türkiye, salgın döneminde olduğu gibi pozitif olarak ayrışan ender ülkelerden birisi olacaktır. Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın duruşuyla birlikte Rusya-Ukrayna arasında barışçıl görüşmelerin sağlandı. Bununla birlikte Türkiye’nin tavrı, Türkiye’yi dünyaya yeni bir güç merkezi olarak sunacaktır. Aynı zamanda barışçıl söylemlerin uygulanabilir hale dönüştürülerek Türkiye’nin aslında tam bir güvenli yatırım merkezi olması noktasında kendini kanıtlayacaktır. Çok uzun beklemeye gerek yok.”

“Sadece ayrıştığımız, kendi bencil çıkarlarını düşünen stokçulardır”

İhracatçı ve sanayi şirketlerimizin vergi yükünü azaltarak uluslararası rekabetçiliklerini desteklemek üzere kurumlar vergisinde 1 puanlık indirim uyguladıklarını belirten Bakan Nebati, “Ekonomide kayıt dışılığın azaltılması, kayıtlı mükellef sayısının artırılması, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi için Katma Değer Vergisinde sadeleştirme çalışmalarına başladık. Sadece ayrıştığımız, kendi bencil çıkarlarını düşünerek, stokçuluk yapıp hareket edenlerdir. Ama biz onlardan daha çoğunluğuz. Siz üreteceksiniz biz size hizmet edeceğiz. Bu çerçevede gıda ürünleri tesliminde toptan-perakende ayrımı, toptancı hallerinde faaliyet gösterme, KDV mükellefi olma gibi şartları kaldırarak nereden alındığına, kime satıldığına bakılmaksızın tüm teslimlerde KDV oranlarını eşitledik. Konut ve arsalarda satın alınan konut nerede olursa olsun metrekaresine göre değişen, aynı kademeli KDV oranı uygulanması kararını aldık. Firmalarımızı KDV iadesi yoluyla finansmana hızlı bir şekilde erişmesini sağlayacak düzenlemeler yaptık. Önümüzdeki dönemde de ülke ekonomimiz için önem arz eden sektörleri desteklemek üzere Öncelikli Sektör Kredilendirme Programını hayata geçireceğiz. Proje bankacılığını yaygınlaştıracağız. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nın etkinliğini artıracak, orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin yerli üretimini destekleyeceğiz. Mega Endüstri Bölgelerinin kurulmasını güçlü şekilde teşvik edeceğiz. Mesleki eğitim merkezlerini cazip kılmak amacıyla, kalfalık dönemindeki öğrencilerin aldığı ücretleri artırdık ve bu merkezlerdeki öğrencilerin ücretlerini kamu olarak biz üstlendik. Ayrıca tüm OSB’lerde mesleki eğitim merkezi kurduk. İşgücü piyasasını yönlendirmek için sektörel beceri haritaları oluşturacak ve işgücü planlaması yapacağız” diye konuştu.

“81 ilde 500’den fazla şarj istasyonu için destek veriyoruz”

Yerli otomobil hakkında konuşan Bakan Nebati, “Avrupa’nın doğuştan elektrikli ilk SUV’u olacak yerli otomobilimiz TOGG, bildiğiniz gibi, Gemlik’te üretiliyor. Bizler TOGG’un üretiminin en büyük destekçiyiz. Hal böyleyken elektrikli otomobil üretimi ve kullanımındaki gelişmeleri yakından takip ediyor, bu alanda gereken neyse yapıyoruz.

TOGG’un ilk seri üretimi inşallah bu yılın son çeyreğinde başlayacak, aracımızı 2023 yılının ilk çeyreğinde yollarda görmeye başlayacağız. TOGG’un ticari olarak satışa sunulmasından önce 81 ilde bin 500 den fazla yüksek hızlı şarj istasyonunun kurulması için de destek veriyoruz. Ayrıca, elektrik motorlu otomobil üretilmesini desteklemek amacıyla münhasıran ülkemizde Ar-ge faaliyetleri çerçevesindeki mühendislik hizmetlerine de destek verdik. İlk yerli batarya hücresi ve modül üretimi tesisi, sağladığımız proje bazlı desteğin katkısı ile, yine Gemlik’te kurulacak. Bu tesis ülkemizin elektrikli araçlar ve mobilite ekosisteminin teknolojik dönüşüme büyük katkı sağlayacak” dedi.

“Devletimizi yanımızda görmek bizler için çok değerli”

BTSO Başkanı İbrahim Burkay, “Küresel ölçekte olduğu gibi ülkemizde de başta salgın ve yakın coğrafyamızda yaşanan savaşların yıkıcı etkileriyle mücadele içinde olduğumuz olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Kazanımlarımıza sahip çıkmak, üretimin ve ticaretin önündeki engelleri kaldırmak ve firmalarımızın rekabetçiliklerini korumak adına bu dönemde devletimizi yanımızda görmek bizim için çok değerli. İş ve yatırım ortamında yaşanan sıkıntıların ve bunlara yönelik çözüm önerilerimizin yapıcı bir diyalog ortamında ele alınması bizlere güç veriyor. Bu çerçevede Hazine ve Maliye Bakanlığı her zaman yanımızda oldu. Odamızın da girişimleri sonucunda finansmana erişimden vergi indirimlerine, kira yardımlarından gelir kaybı desteklerine kadar birçok uygulama Bakan Nureddin Nebati’nin destekleriyle hayata geçti. Firmalarımız, değişen koşullar karşısında yenilenen ihtiyaçlarını açıklanan paketler sayesinde koruyabildi. Bütün bu desteklerden dolayı, Bursalı iş adamları adına şükranlarımı sunuyorum” dedi.

“Rusya-Ukrayna savaşı dünya ticaretini yeni bir türbülansa sürükledi”

Son yıllarda Türkiye’yi ve iş dünyasını da yakından ilgilendiren makroekonomik ve finansal koşullarda radikal değişimler yaşandığını belirten Başkan Burkay, “Tedarik zincirlerinin kırılması ve arz-talep dengesindeki bozulmaya sebep olan salgın koşullarının yıkıcı etkileriyle mücadelenin küresel ölçekte sürdüğü bir dönemde, Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaş, dünya ticaretini yeni bir türbülansın içine sürükledi. Emtia milliyetçiliği, korumacılık politikaları ve artan jeopolitik riskler kritik madenlerin tedarikini riske attı. Karşılıklı yaptırımlarla birlikte hammaddeyi temin etmek artık finansal maliyetlerin de ötesinde politik argümanlara bağlandı. Bu çerçevede her iki ülkeyle de güçlü ekonomik ilişkiler içinde olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın savaşın sona ermesi için yaptığı girişimleri ve sürdürülen dengeli politikaları iş dünyası temsilcileri olarak bizler de destekliyoruz. Diğer taraftan petrolün yanı sıra buğday ve metal fiyatlarının artması tüm dünyada yüksek enflasyon olarak karşılık buluyor. ABD’de son 40 yılın, Almanya ve İngiltere gibi gelişmiş ekonomilerde ise son 30 yılın en yüksek enflasyon oranları kaydedildi. Ülkemizde de başta enerji ve gıda fiyatları olmak üzere yüksek enflasyon tehdidini artıran ve cari açık riskini tetikleyen gelişmeler iş dünyamızın hareket kabiliyetini sınırlandırmaktadır. Bu sebeple yaşanan gelişmelere ve belirsizliklerle dolu senaryolara karşı hazırlıklı olma gerekliliğimiz bir kez daha ortaya çıktı. Başta enerji olmak üzere ülkemizin tedarik zinciri güvenliğinin güçlendirilmesi, yerli ve temiz enerji kaynaklarına dayalı üretimin desteklenmesi ve enerji verimliliğinin artırılması her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Bütün bu olumsuzluklara rağmen ekonomi yönetimimizin istişareye verdiği önem, geliştirdiği proaktif politikalar, şirketlerimizin değişen zorlayıcı koşullara adapte olmaları konusunda önemli bir dinamizme ve deneyime sahip olmaları ülkemizin iç ve dış şoklara karşı direncini de artırıyor. Tedarik zincirinde yakın bölgelerin daha da önemli hale geldiği, yeni ekonomi trendlerinin yanı sıra yeni rekabet alanları, Pazar büyüklüğü, üretim ve insan kaynağı gücü ve lojistik yapılanma gibi birçok başlık altında Türkiye akla gelen en avantajlı ülkeler arasında. 2021 yılında ortaya çıkan ekonomik göstergeler de taşıdığımız güçlü potansiyeli destekliyor” şeklinde konuştu.

Sanayide kapasite kullanımının son 3 yılda ilk kez yüzde 80’lerin üzerine çıktığını belirten Burkay, “Geçen yılı 225 milyar dolarlık rekor ihracatla kapattık. Cumhuriyet tarihimizde ilk kez dünya ticaretinden yüzde 1’in üzerinde pay aldık. Yüzde 11’e ulaşan büyüme performansımızla küresel ölçekte pozitif ayrışan ülkeler arasında yer aldık. Bursa iş dünyası olarak bizler de 184 ülke ve 14 bölgeye yaptığımız 16 milyar dolarlık ihracat, 4,5 dolarlık kilogram başı ortalama ihracat değeri ve 8 milyar dolarlık ticaret fazlasıyla ülkemizin dış ticaret performansına 24 milyar dolar düzeyinde katkı sağladık. Ekonominin dönüşümü ve yaşanan gelişmeler, ülke topraklarımızdan daha fazla küresel değer zinciri geçirebileceğimize dair yeni fırsatlara işaret ediyor. Ancak bu güçlü potansiyeli üretimi ve ticaretimizi destekleyecek proaktif politikalarla bütünleştiremezsek bugün sahip olduğumuz avantajları yitirebiliriz. Büyümeyi sürdürülebilir kılıp, kalkınma atağına çevirmemiz katma değerli üretim ve teknoloji yatırımlarıyla mümkündür. Başka bir ifadeyle dünyaya sadece ucuz ihracat yapan bir ülke değil, katma değerli, kaliteli teknoloji ihracatı yapan bir ülke olmalıyız. Üretime dayalı ve ihracat öncelikli bir temele dayanan Türkiye Ekonomi Modeli de bu anlayış doğrultusunda ülkemizi küresel tedarik zincirinin merkezine taşıyacak, yüksek katma değerli yatırımları ve istihdam sorununa çare üretecek yeni bir yaklaşımın eseridir. Makroekonomik istikrarın sağlanması ve yüksek enflasyon ile mücadelede elde edilecek olumlu sonuçlarla birlikte bu modelin başarıya ulaşması, ülkemizin orta gelir tuzağından kurtulması ve değer zincirinde hızla aşama kaydetmesi demektir” dedi.

Abdullah Çibir – Ali Kamur
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir