Nazilli’nin Yıldıztepe Mahallesi’nde doğal hava sirkülasyonu sayesinde doğal kurutmanın gerçekleştirebildiği sadece 400 metre genişlik ve 5 kilometrelik uzunluktaki alanda sebzeleri kurutarak binden fazla aileye iş imkanı sağlayan Karaefe ailesi, her geçen yıl ihracat yaptığı ülke sayısını artırıyor. Ailenin ihracat kapısını aralayan 3. kuşaktan Abdullah ve Turgay Karaefe kardeşler, büyüklerinin kuru patlıcanla başlattığı işi daha da büyüterek dolmalık biber, kızartmalık biber, domates, fasulye, bamya gibi çeşitlerle zenginleştirdi. Tüm dünyanın beğenerek sofralarına dahil ettiği bu lezzet sayesinde Nazilli’ye de büyük ekonomik katkı sağlayan Karaefe ailesi, “Nazilli’mizin doğal lezzetleri kutuplar hariç dünyanın her ülkesindeki sofralara giriyor” dedi.
“Amerika’nın Silikon Vadisi varsa Türkiye’nin de patlıcan vadisi var”
Dedeleri Abdullah Gandak’ın 1958 yılında patlıcan kurutma işine başladığını ifade eden Turgay Karaefe, “Rahmetli dedemiz Abdullah Gandak, ürettiği patlıcanları pazarlara götürüp satamadığında kurutma yöntemini bulmuş. Babam Turgut Karaefe patlıcan kurutma işini büyütmüş. Bizler de ağabeyim Abdullah Karaefe ile ilk olarak Almanya ile başladığımız ihracat işini hem kurutulmuş ürün çeşitliliğini artırarak hem de üretimi artırarak her geçen yılda dünyanın 7 kıtasına ulaştırdık. Deyim yerindeyse Amerika’nın dünyaca ünlü Silikon Vadisi varsa Türkiye’nin de patlıcan vadisi var artık” dedi.
Turgay Karaefe, kurutma işinin sırrından da söz ederek, “Burada 5-6 kilometrelik patlıcan kurutma alanımız var. Sadece 400 metre genişlik ve 5 kilometre uzunluktaki bu alanda doğal kurutma işlemi yapılabiliyor. Burada hafif esinti ve nemin olmamasından dolayı daha kaliteli bir kuruma yöntemi oluşuyor” dedi.
Kuru patlıcanla başladı, çeşitler arttı
65 yıl önce sadece kuru patlıcan işi yaptıklarını ancak son 20 yılda bu çeşitliliğin arttığını ifade eden Karaefe, “Kurutmalık olarak bizim ağırlıklı olarak patlıcan kurumuz var. Onun dışında dolmalık biber, kızartmalık biber, domates, fasulye, bamya gibi çeşitlerimiz mevcut. Bu ürünlerin tercih edilmesinin sırrı tamamen her şeyin doğal olması. Hiçbir katkı maddesi yoktur. Evde kullandığımız içme suyundan ürünlerimizi yıkarız. Sonrasında suyun içinde 45 dakika bekletiriz. Beklettikten sonra da güneşe serilir. 1-2 gün sonra da güneşin durumuna göre kaldırılıp paketlenir” dedi.
Karaefe son olarak, “Binden fazla aileye ekmek kapısı olan bizim bu kurutma yöntemimiz tamamen eskilere dayanıyor ve ürünlerimizde hiçbir katkı maddesi bulunmuyor. Doğal yiyin sağlıklı kalın” mesajını verdi.
İlerlemiş yaşına rağmen yevmiyeci olarak çalışmaya devam eden 4 çocuk, 6 torun sahibi 77 yaşındaki Hatice Derkan, “Çok uzun yıllar oldu. Ben yevmiyeci değilim, istediğim zaman geliyorum, istediğim zaman gidiyorum. Burada patlıcanları kesip, oyup, iplere diziyoruz. Biz hep çalıştık. Gençler de çalışmak isterlerse çalışsınlar, çalışmak ayıp bir şey değil. Herkes ekmeğini çıkarsın, parasını kazansın. Hazıra konmasınlar. Yaş 77, iş bitmedi. Halen çalışıyoruz. Herkese Allah çalışma gücü versin” dedi.
“Sağlıklı bir şekilde üretim yapıyoruz”
Mustafa Karaefe de, “Turgay’ın amcasıyım. Uzun yıllardır bu işi yapıyoruz. Rahmetli kardeşimin çocukları bu işi meslek haline getirdi. Bunları dünyanın her tarafına gönderiyorlar. Bizler de onlara yardımcı oluyoruz. Bunun saati olmuyor, sabahtan akşama kadar yapıyoruz. Sadece patlıcan değil, kabak, fasulye ve biberin çeşitlerini güneşte kurutarak sağlıklı bir şekilde üretimini yapıyoruz” dedi.
Ali Soydemir