Katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Dönmez, ülkede yaşanan olumsuz hava koşullarını da değerlendirerek İstanbul ve çevre illerde yoğun kar yağışına karşı 4 bin 621 personelin göreve hazır olduğunu söyledi.
Doğu Akdeniz gazının pazarlara gidebileceği en kısa, ekonomik ve hızlı yolun Türkiye’den geçtiğini belirten Dönmez, “Hazırlıklarımızı yapıyoruz. Nisan ayında da gideceğimizi öngörüyoruz. Yaklaşık 5 yıl önce teknik düzeyde Doğu Akdeniz’de keşfedilen gazların Türkiye’ye, bir kısmının da Türkiye’den Avrupa’ya nakliyle ilgili teknik düzeyde bazı temaslarımız olmuştu” diye konuştu.
Avrupa’nın da enerjide dışa bağımlı olduğunu ifade eden Dönmez, Avrupa’nın da yeni kaynaklara ihtiyacı olduğunu vurguladı. Dönmez ayrıca gazı bulduktan sonra pazarlara ulaştıramayınca ekonomik olarak bir faydasının olmayacağına değindi. Pazarlara gidebilecek en kısa, ekonomik ve hızlı yolun da Türkiye’den geçtiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ifadelerini hatırlatan Dönmez, “Cumhurbaşkanımız ‘Kazan kazan modeliyle, her iki tarafın da kazanacağı bir uygun model üzerinden mutabakat sağlanırsa bu gazın en seri bir şekilde, en ekonomik bir şekilde Türkiye’ye bir kısmının da yurt dışına gönderilmesiyle ilgili adımları atabiliriz’ dedi. Temaslarımızla bu olabilir mi, bütçesi, takvimi nedir bunları ana hatlarıyla görüşmüş olacağız” ifadelerini kullandı.
Ukrayna krizinin enerji anlamında Türkiye’yi etkilemeyeceğini açıklayan Dönmez, “Şu anda Avrupa’nın Rus gazına bağımlılığı yaklaşık yüzde 40, bu da 150-160 milyar metreküp yıllık gaz demektir. Kısa vadede tabi bunu ikame etmeleri zor. Avrupa, Rusya’ya olan bağımlılığı azaltmak istiyor, yeni kaynaklara ihtiyacının olduğu söyledi” şeklinde konuştu.
Gazprom ile BOTAŞ’ın sık sık görüştüğü ve şu andaki sevkiyat planına uyulduğunu ifade eden Dönmez, şöyle devam etti: “Türkiye de doğal gaz ithalatının yüzde 40’ını, petrol ithalatının yüzde 25’ini Rusya’dan gerçekleştiriyor. Son yaşanan Ukrayna krizi enerji anlamında şu an için bizi etkilemez gibi görünüyor. Cumhurbaşkanımız da açıkladı biz yaptırımların tarafı olmak istemiyoruz. Her iki ülkeyle de geçmişten bugüne gelin iyi ticari, siyasi ilişkilerimiz var. Dolayısıyla, konuyu diplomasi aracıyla çözmenin bir tarafı olduğumuzu ifade etmiştik. “
Akkuyu’nun kazancının yüzde 20’sinin Türkiye’ye kalacağını açıklayan Dönmez, “Akkuyu Nükleer Güç Santralinde yatırımla alakalı birtakım taahhütleri var. İnşallah 2023’te ilk üniteyi devreye alacağız, sonra her yıl birer yıl arayla diğer üniteleri de devreye alacağız” değerlendirmesinde bulundu.
Nükleer güç santrallerinin fosil yakıtlı klasik santrallere göre çok daha çevreci olduğunu söyleyen Dönmez, “Kömürden çıkacaksanız belki ileride doğal gazdan da çıkacaksanız sıfır emisyonlu bir teknoloji olan nükleer güç santralleri Türkiye’nin gündeminde olmaya devam edecek. Sadece Türkiye’nin gündeminde değil. Nükleer güç santralleri bu fosil yakıtlı klasik santrallere göre çok daha çevreci bunun farkındayız. Bu gündemde olmaya devam edecek, nükleer güç santralleri inşası söz konusu olacak. Sinop ve Trakya’da düşünülen nükleer santrallerin de planlamaları eş zamanlı devam ediyor” dedi.
Yenilenebilir tesisler ve doğal gaz destek ödemeleri hakkında bilgi veren Dönmez şunları söyledi:
“Yenilenebilir tesisler açısından baktığınızda iklim şartlarına bağlı olarak üretim profilleri değişkenlik arz ediyor. Kurak bir sezon geçirdiğinizde barajlarınız istediğiniz kadar olsun istediğiniz üretimi yapamıyorsunuz. Rüzgâr her zaman aynı şiddette esmez. Güneş santralleri açısından da baktığımızda gündüzü, gecesi, yazı, kışı var. Şimdi böyle kesintili bir kaynakla 85 milyon nüfuslu bir ülkenin hem hane halklarını hem iş yerlerini hem de sanayi tesislerinin elektriğini kesintisiz vermeniz teorik olarak da mümkün değil. Doğal gazda desteklemeler martın ikinci yarısından itibaren ödenmeye başlanacak. Daha önce başlattığımız elektrik desteğinden yaklaşık 2 milyon hanemiz faydalanıyordu. Benzeri bir talep doğal gazda da gelmişti ve düzenleme yapıldı. Yaklaşık 3-4 milyon haneye kadar çıkacak bir destekleme. 450 ila 1150 arasında değişiyor destekleme. Elektrikte destekten yararlanacak hane halkı sayısı da 2 milyondan 4 milyona çıktı.”
Ukrayna kriziyle petrol varil fiyatlarının arttığını belirten Dönmez, “Yaklaşık 1 yıl önce bugünlerde petrolün varil fiyatı 40 dolar civarındaydı. Yılbaşında bu rakam 70-80 dolar civarındayken, Ukrayna kriziyle birlikte bir ara 130 dolara kadar çıktı, şu anda 110-112 dolar. Doğal gazda da benzer bir fiyat artışı yaşandı. Uluslararası piyasalarda bin metreküpü 120 dolarken bin dolarları aştı. Geçtiğimiz yıl bin 500-2 bin dolarları bile gördük. Yılbaşında biraz bir gevşeme vardı bin doların altına inmişti, fakat Ukrayna kriziyle birlikte tekrar bin 500 – 2 bin dolarlar, hatta 2 bin 500 dolarları gördü. Bundan tüm dünya etkileniyor” şeklinde konuştu.
4. sondaj gemisi iki ay içinde Türkiye’de
Sondaj gemisinin ihtiyaca göre çalışma yerinin belirleneceğini aktaran Dönmez, “Şu anda elimizde 4 derin deniz sondaj gemimiz var. Yeni gemiyi ilk defa biz kullanacağız bu yedinci nesil. En son teknoloji. Operasyonların daha hızlı, daha güvenli olması açısından bir fark meydana getirecek. Mavi Vatan diye isimlendirdiğimiz sularımızda çalışmaya hazır. Bugünden bir lokasyon belirlemedik. Bu Akdeniz olabilir, Karadeniz olabilir. Gemimiz bir gelsin gözden geçireceğiz planlarımız ihtiyaç neredeyse orada kullanmaya başlayacağız. Toplamda 540 milyar metreküplük bir keşfimiz var. Kuyularda üretime hazırlık çalışmaları yapılıyor. Hakikaten ciddi yoğun bir mesai içerisinde. Tüm amacımız 2023’te inşallah bunu sisteme vermek. Boruların siparişini vermiştik onlar Filyos’a gelmeye başladı. Türkiye’deki toplam kazık fore kazık sondaj makinelerinin 4’te 3’ü şu anda Filyos’ta. Hummalı bir çalışma var. Mart 2023’te Karadeniz gazını sisteme bağlayacağız” bilgisini paylaştı.
Hanelere yapılan elektrik ve doğalgaz fatura desteğine değinen Dönmez, şöyle devam etti:
“Bir hane ortalama aylık 200 kilovatsaatte elektrik tükettiğinde yıllık faturası 3 bin 24 lira gelir. Eğer biz maliyetlerin hepsini faturaya yansıtmış olsaydık bu tüketim bedeli 5 bin 976 lira olacaktı. Hükümetimiz aldığı kararlarla bunun yaklaşık 3 bin liralık kısmını karşılıyor. Yarı yarıya bir destek var. Hane başına doğal gazda destek ise şu anda yüzde 80. Bin metreküpe Ankara’da yaşayan hanemiz yılda 2 bin 700 lira ödüyor. Bu faturanın 10 bin liralık bedelini kaynağında hükümetimiz karşılıyor. Hükümetimiz küresel artışlar vatandaşa yansıtmamak için elinde geleni yapıyor.”
Fiyat artışlarının keyfi olmasının söz konusu olmadığını açıklayan Dönmez, “Kamuoyunda elektrik dağıtım şirketlerinin fiyatları belirlediğine dair bir algı var ama öyle bir durum söz konusu değil. Elektrik dağıtım şirketi nakliyecilik yapıyor. Onların aldığı bedel sadece bu dağıtımın hizmet bedeliyle ilgili. Bizim üzerinde tartıştığımız konu elektrik üretim maliyetlerinin artması. Burada da bir keyfilik söz konusu değil. Rekabete dayalı bir piyasadan bahsediyoruz. Arz talep dengesiyle oluşan bir fiyat var. Bunları hem EPDK hem de bakanlık olarak biz anlık olarak izliyoruz. Fiyat artışlarının keyfi olması söz konusu değil” ifadelerine yer verdi.
Doğal gazda kademeli sistemin yaz aylarında sonuçlanacağını hatırlatan Dönmez, “1 Mart itibariyle esnaf tarifesi uygulaması başladı. Ticarethane tarifesinde de iki kademe oluşturduk. Günlük ortalama 30 kilovatsaat tüketim baz alındı birinci kademede. Bunu belirlerken biz esnafımızla, ticaret odalarıyla görüştük. Birinci kademeye girecek olan işletmelerin sayısı yüzde 80’e yakın. Birinci kademe yüzde 25 daha ucuza kullanmış olacak. Nisan ayından itibaren bu indirimi çok daha net görür hale geleceğiz” şeklinde konuştu.
Vakıf ve derneklerin yanı sıra cem evlerinin yeni tarifeden Mart itibariyle yararlanacağını ifade eden Dönmez, yaklaşık bu yerlerde yüzde 50’lik bir indirimin söz konusu olduğunu vurguladı. Dönmez, doğal gazın kademeli tarifesinde kanun çıktığını, çalışmaların sürdürüldüğünü ve doğal gazda illerin ısınma ihtiyacına göre farklı kademe limitleri belirlenebileceğini hatırlattı.
Saros FSRU bu yıl içinde bitecek
Tuz Gölü’nde de 1,2 milyar metreküp civarında bir depolama hacminin olduğunu söyleyen Dönmez, “Silivri ve Tuz Gölü’nde iki yer altı doğal gaz depolama tesisimiz var. Silivri’dekinin kapasitesi 3,2 milyar metreküp. Genişleme çalışmalarından sonra 4,6 milyar metreküp kapasiteye ulaşacağız. Bu yıl içinde bitirmeyi hedefliyoruz. Tuz Gölü’nde de 1,2 milyar metreküp civarında bir depolama hacmimiz var. Burada da biz 5,4 milyar metreküpe çıkartacağız. Her iki depo da bittiği zaman yaklaşık 10 milyar metreküplük bir depolama hacmine ulaşmış olacağız. Ayrıca Türkiye’de halihazırda 2 FSRU (yüzer LNG terminali) var. Saros FSRU projesi de bu yıl içinde bitecek” dedi.
Zeytinlerin kesilmesi söz konusu değil
Hükümetin son 20 yılda zeytin varlığını neredeyse 2 katına çıkardığının altını çizen Dönmez, “Maalesef biz açıklama yapmamamıza rağmen bir kesim bilerek ya da bilmeyerek konuyu çarptırarak kamuoyuna yansıtmaya çalışıyor. Biz zeytin düşmanı bir bakanlık değiliz. Hükümetimiz de son 20 yılda zeytin varlığını neredeyse 2 katına artırmış bir hükümet. Bu düzenleme tüm maden alanlarını kapsamıyor. Sadece elektrik üretim santrallerimizi kapsıyor. Burada maden sahasının üstüne zeytinlik alan denk gelirse tarım il ve ilçe müdürlükleri o sahada gelip inceleme yapacak. Taşınmasının dışında bir alternatif var mı yok mu diye. Tarım ve Orman Bakanlığının denetiminde ve gözetiminde olacak. Zaruret hali söz konusu ise taşınma yapılacak. Zeytin ağaçlarının kesilmesi kesinlikle yok. Pilot uygulamalar da gösteriyor ki bu zeytin ağaçlarının taşınma işlemi gayet başarılı bir şekilde yapılıyor.
Eğer ağaç tutmazsa onun yerine de 5 tane fidan dikilecek. Ayrıca maden sahasında kömür çıktıktan sonra orası rehabilite edilecek ve tekrar zeytin dikilecek. Taşınan zeytinler var, bir de yeni ekim yapılacak. Günün sonunda zeytin ağacı sayımız iki kat artacak. Bunun örnekleri de var. Türkiye Kömür İşletmelerimizin Soma’daki maden sahasında işlem bittikten sonra tekrar zeytin ekilmiş. O zeytin ağaçlarından da zeytinyağı elde edildi. Kömür faaliyeti bitmiş madencilik 13 bin dekar alana 2 milyon ağaç dikmişiz. Bunların bir kısmı zeytin, bir kısmı çam, bir kısmı da akasya olmak üzere. Ayrıca Elektrik Üretim AŞ’de daha önce Muğla’da işlettiği santraller için kullandığı kömür sahalarına zeytin ekti ve onların zeytinyağını çıkarttı. Vatandaşlarımız bu konuda kesinlikle endişelenmesinler. Şeffaf bir şekilde yapacağız. Hepsinin kayıtları alınacak. Nereye taşıdığımızı da göstereceğiz. Oradaki faaliyetler bittikten sonra biz oraya yeniden zeytin ağacı dikeceğiz” diye konuştu.
Hidrojenle ilgili çalışmaların devam ettiğini işaret eden Dönmez, “Bir taraftan ülkenin arz güvenliğini sağlamaya çalışırken enerjide bir taraftan da çevreyi korumak gibi bir misyonumuz var. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın koordinasyonunda iklim değişikliğiyle nasıl mücadele edeceğiz, enerji alanında hangi adımları atmamız lazım bunlara da çalışıyoruz. Isınma ve kısmen elektrik tarafından kömür ve doğal gaz kullanıyoruz. Bunlar fosil yakıtlar. Hidrojen bunlara alternatif yakıtlardan birisi olmaya aday. Biz de Türkiye olarak Konya’da sektörle birlikte Hidrojen Araştırma Merkezi oluşturduk. Bu konuda çalışmalarımız var. Yakın zamanda Strateji Belgesini de kamuoyuyla paylaşacağız” değerlendirmesinde bulundu.
Oğuzhan Halil Özbek