Fikri sınai ve mülkiyet hakları konusunda kurumların arasında rekaberlik ve iş birlikleri önemli bir yere sahip. Adres Patent Genel Müdürü Cumhur Akbulut, 2023 yılı vizyon hedeflerinden biri olan bir milyon patent hedefi için YÖK ve MEB’in fikri ve sınai mülkiyet hakları konusunda ‘challenge’ yapması gerektiğini belirterek, “Kurumlararası rekaberlik kaşif potansiyelini ortaya çıkaracak.” ifadelerini kullandı.

Akbulut, Türkiye’de 2020 itibarı ile Yükseköğretim Kuruluna (YÖK) bağlı 203 adet üniversite ve akademinin; Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) bağlı 66 bin 849 okulun bulunduğuna dikkat çekerek, “Bu kurumlarda eğitim gören öğrencilere, patent konusunda farkındalık oluşturmak adına ‘challenge’ yapılmalı. Burada kazanılacak bakış açısı Türkiye’nin 2023 hedeflerine önemli katkılar sağlayacaktır. Kaşif bakış açısı ile mühendis bakış açısı, bizi 2023 hedeflerine ulaştıracak itici güç olacaktır.” dedi.

2019 eğitim öğretim dönemindeki akademisyen sayısının 166 bin 225 olduğunu bu sayıya lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri de eklediğinde Türkiye’nin ciddi bir akademik potansiyelin var olduğunu ifade eden Akbulut, “Diğer yandan MEB bünyesinde öğrenim gören öğrencilerimizin sayısı ise 18 milyon 108 bin 860 olarak kayıtlarda yer alıyor. Rekabetçilik kapsamında yapılacak çalışmalarla yeni buluşlar ve genç kaşiflerin ortaya çıkarılmasına katkıda bulunabilir.” diye konuştu.

‘Kaşif bakış açısı’ ile ‘mühendislik bakış açısının’ birbirinde farklı olduğuna değinen Akbulut, “Mühendislik bakış açısını bu fakültelerin dört yıllık eğitim veren bölümlerinde öğrenim gördüğünüz zaman kazanıyorsunuz. Kaşiflik ise daha çok araştırmaya ve meraka dayalı bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor. Yani mühendislik eğitimi almayan bireylerin de kaşif olması söz konusu.” dedi.

Üniversitelerin dışında ilk, orta, lise ve meslek okullarında da patent başvurularının yapıldığını belirten Akbulut, “Daha da ileri gittiğimizde bunu okulla sınırlamayıp 82 milyon nüfusa uyarladığımızda çok ciddi bir patent yapabilme potansiyelimizin olduğunu görüyoruz. Bu durumun kısa ve orta vadede ülkemizin milli gelirine pozitif yansımalarını da görmek mümkün” ifadelerini kullandı.

600 buluş yapıldı
Kaşiflik kavramının temelini araştırma ve merak olgularının oluşturduğuna işaret eden Akbulut, özellikle buluşların meydana gelen ihtiyaçlardan doğduğunu söyledi. Kovid-19 sürecinde bu durumun somut olarak ortaya çıktığına işaret eden Akbulut, “Ülkemizde bu dönemde yaklaşık 600 adet buluşun yapıldığını gördük. Özellikle pandemi sürecinde hepimiz normal alışkanlıklarımızı değiştirmek zorunda kaldık. Fakat ihtiyaçlarımıza gem vuramadık. Tüketim alışkanlıkları yüksek bir toplum olduğumuz için alışkanlıkları sürdürme yol ve yöntemlerini aradık ve bu dönemde çokça yenilikle karşılaştık.” değerlendirmesinde bulundu.

“Her birey yenilik içeren ürünler geliştirebilir”
Patentin; AR-GE firmalarının, holdinglerin veya mühendis çalıştıran birimlerin tekelinde olan bir kavrammış gibi algılandığını belirten Akbulut, “Oysaki buluş tanımını ele aldığımızda birçok patentin ihtiyaçtan doğduğunu görüyoruz. İnsanoğlu dünyaya ayak bastığı andan itibaren önce temel ihtiyaçlarını gidermek için doğal ortamdan ve imkânlardan faydalanarak ihtiyaçlarına cevap aramış, çubuklarına keskin taşlar bağlayarak ok yapmış, mağara ve ağaç kovuklarının yanı sıra çeşitli dal ve yapraklardan barınaklar yapmış. Bunu tekerleğin kaşifiyle birlikte birçok buluş ve yenilik takip etmiş. Bu süreci takip ettiğimizde bize insanoğlunun geçmişten günümüze kadar ihtiyaçları doğrultusunda buluş yapma eğilimine sahip olmakla birlikte kaşif bakış açısının buluş yapma konusunda bize motivasyon sağladığını görmekteyiz.” diyerek sözlerini tamamladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir