Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan finansal alternatifler ve ekonomik tedbirlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gülle, “Son dönemde Türk Lirası USD karşısında, makroekonomik göstergelerle bağdaşmayan, adil değerinden uzak ve istikrarsız bir şekilde fiyatlandı. Küresel ekonomi ve paralel olarak Türkiye ekonomisi derin bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçmektedir. Dönüşüm süreçleri elbette sancılı olacaktır. Böyle dönemlerde hane halklarının ve reel sektörün ekonomik güveninde kırılganlıklar görülmesi doğaldır” dedi.
“TL’deki değer kaybı ekonomik göstergelerden uzak”
Türk lirasında ekonomik göstergelerden uzak bir değer kaybına uğradığını vurgulayan İsmail Gülle, “Son dönemde yaşanan gelişmeler, böyle bir kırılganlığın sonucudur ve bu durum Türk lirasında ekonomik göstergelerden uzak bir değer kaybına sebep olmuştur. Türkiye, küresel ekonomide yaşanan bu derin dönüşüm sürecinde kendini en doğru şekilde konumlandırmak durumundadır. İçinden geçtiğimiz zorlu süreç bizlere bu sorumluluğu yüklemektedir. Bu dönemde ekonomi yönetimimiz, evvela faiz oranlarını düşürerek yatırımların sürekliliğini sağlamaya yönelik adımlar attı ve bu sayede üretim, ihracat ve istihdamda oluşabilecek riskleri bertaraf etmeyi hedefledi. Akabinde, yüksek seyreden enflasyonun da etkisiyle finansal piyasalarda oluşan risk ortamını, bu tedbir paketiyle ortadan kaldırdı” dedi.
“Atılan bu adımları can-ı gönülden destekliyorum”
Türkiye’nin güçlü bir ekonomik yapıya sahip olduğunu söyleyen TİM Başkanı Gülle, “Son bir buçuk yıla baktığımızda, pandemiyle gelen bu krizler silsilesine Türkiye sağlam bir yapıyla girmiştir. Türkiye, güçlü bankacılık sektörü, zengin enerji kaynakları, güçlü lojistik altyapısı, artan turizm gelirleri, sürdürülebilir ve gelişen sanayi üretimi ve ihracatta eriştiği tarihi başarılarla dünyanın yaşadığı küresel ekonomik sorunlardan en az etkilenen ülkelerden biri olmayı başardı. Büyüme rakamlarımızla G-20 ve OECD ülkeleri arasında öne çıktık, yıl sonunda inşallah çift haneli bir büyüme rakamıyla 2021’i tamamlayacağız. Türkiye ekonomisi son 3 aydır cari fazla veriyor. Cari işlemlerdeki fazla 2022’de de devam edecek ve ekonomimiz yıllıklandırılmış cari işlemler dengesinde de fazlaya geçecektir. Güçlü bir ekonomik yapımız var.
Cumhurbaşkanımız liderliğinde hayata geçirilen üretim, istihdam ve ihracat odaklı yeni ekonomi modeli, ülkemizin küresel krizler arasında yakaladığı ticari fırsatların da önünü açacaktır. Bu süreçte milli bağımsızlığımızın en önemli sembollerinden bir olan Türk Lirası’nın istikrar kazanmasına yönelik, sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamaları memnuniyetle takip ettik. Bu hamle ile hem vatandaşlarımızda hem firmalarımızda oluşabilecek güven sorunu çözülmüş olacak. Bir vatandaş ve bir ihracatçı olarak atılan bu adımları can-ı gönülden destekliyorum.
“İhracatçıların hedef gösterildiğine teessürle şahitlik ettik”
Son olarak Yüksek veya düşük kurdan değil istikrarlı kurdan yana olduklarını belirten Gülle şunları söyledi: “İhracatçılar olarak bizler ne yüksek ne de düşük kurdan yanayız. Hep söylediğimiz gibi biz istikrarlı kurdan yanayız. Son dönemde para piyasalarında yaşanan gelişmeler üzerinden haksız bir şekilde ihracatçıların tenkit edildiğine; kendi siyasi veya şahsi ikbal ve arzularından ötürü, ülkemizin büyümesine ve ülkemizde maddi refahın artmasına öncülük eden ihracatçıların hedef gösterildiğine teessürle şahitlik ettik. Bu kişi veya gruplara, ülkemizin faydasına olan üretim ve istihdamın öncüsü ihracatçıların karşısında değil yanından yer almalarını tavsiye ediyoruz.
İhracatçılarımız, nasıl ki döviz kurunda yaşanan ani yükselişlerden olumsuz etkileniyorsa ani düşüşlerden de olumsuz etkilenmektedir. Ancak açıklanan tedbir paketleri sayesinde Türk lirası adil değerini kısa zamanda bulacak ve istikrarlı bir seviyede işlem görecektir. Dolayısıyla, milli paramızın adil değerinde istikrarlı bir şekilde kalması herkes için ortak fayda zeminidir. İhracatçıların, yaptığı finansal işlemleri bu ortak zeminde bulaşacak şekilde yapması gerekir.
Döviz ödemesi olan firmalarımızı müstesna tutmakla beraber, hükümetimiz tarafından başlatılan ihracat odaklı bu yeni modeli, her alanda olduğu gibi Türk lirasının adil değerini bulması ve istikrarlı bir seviyeye kavuşması alanında da desteklemek gerektiğini düşünüyorum. O nedenle ihracatçılarımızı itidale davet ediyorum. Nasıl ki pandeminin ilk şokunda üretim ve ihracatı aksatmayıp küresel krizi bir fırsata dönüştürerek ihracatta rekorlara imza attıysak, bugün de aynı şekilde milli paramızın istikrarına yönelik atılan adımları destekleyerek ülkemize hizmet etmeye devam etmeliyiz. Bu nedenle tüm ihracatçılarımızı ve tüm vatandaşlarımızı, açıklanan yeni tedbirler kapsamında son derece cazip hale gelen TL yatırım araçlarını kullanmaya davet ediyorum.”