Siyaset sahnesinde derin bir iz bırakan, aynı zamanda küresel iş dünyasında adından söz ettiren Esen Ermiş Ertürk, Türkiye’nin uluslararası alandaki yükselen etkisini, İsrail’in endişelerini ve PKK üzerindeki baskıyı değerlendirdi. Akademik birikimi, saha deneyimi ve iş dünyasındaki vizyonuyla dikkat çeken Ermiş Ertürk, son gelişmeleri çarpıcı bir perspektifle yorumladı.

Soru: Sayın Ermiş Ertürk, ABD Başkanı Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yakınlaşması ve Türkiye’ye verdiği destek, İsrail’de rahatsızlık yaratıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Esen Ermiş Ertürk: Trump’ın Erdoğan ile kurduğu diyalog, bölgesel dengeler açısından kritik bir dönüm noktası. Türkiye, Suriye’de artan etkisiyle sadece bölgesel bir güç değil, aynı zamanda küresel bir aktör haline geldi. Bu durum, İsrail’in Orta Doğu’daki stratejik hesaplarını zorlaştırıyor. İsrail medyasında, özellikle Israel Hayom ve The Times of Israel gibi kaynaklarda, Netanyahu’nun bu yakınlaşmadan duyduğu endişe açıkça dile getiriliyor. Türkiye’nin Suriye’deki liderliği, İsrail’in bölgedeki hareket alanını daraltıyor. Trump’ın bu süreçte Türkiye’yi desteklemesi, sadece diplomatik değil, aynı zamanda jeopolitik bir mesaj içeriyor.
Soru: Bazı analizler, İsrail’in geçmişte PKK gibi örgütleri dolaylı olarak desteklediğini öne sürüyor. Sizce bu iddialar ne kadar gerçekçi?
Esen Ermiş Ertürk: Bu tür iddialar, Orta Doğu’nun karmaşık güç oyunlarında sıkça karşımıza çıkıyor. Tarihi bağlamda, bazı devletlerin bölgesel rakiplerini zayıflatmak için taşeron örgütleri desteklediği bilinen bir gerçek. Ancak, İsrail’in PKK ile ilişkisine dair somut kanıtlar sınırlı. Bu iddialar daha çok spekülatif analizlere dayanıyor. Yine de, Türkiye’nin Suriye’deki etkinliği ve Trump’ın desteğiyle, PKK üzerindeki baskının artacağı açık. Türkiye, hem diplomatik hem de askeri alanda bu örgütü köşeye sıkıştırmak için güçlü bir pozisyonda. Önümüzdeki süreçte, bu dinamiklerin sahada nasıl şekilleneceğini daha net göreceğiz.
Soru: Trump’ın Türkiye’ye desteği, PKK’nın silah bırakma sürecini etkileyebilir mi?
Esen Ermiş Ertürk: Kesinlikle. Trump’ın Türkiye’ye verdiği destek, sadece siyasi bir jest değil, aynı zamanda stratejik bir hamle. Türkiye, Suriye’de YPG/PKK unsurlarına karşı kararlı bir mücadele yürütüyor. ABD’nin bu süreçte Türkiye’nin yanında durması, PKK’nın hareket alanını ciddi şekilde kısıtlayabilir. Silah bırakma süreci, örgütün iç dinamiklerine ve uluslararası baskıya bağlı. Eğer Türkiye, ABD ile koordineli bir şekilde bu baskıyı sürdürürse, PKK için seçenekler daralabilir. Ancak, bu sürecin başarısı, diplomasinin yanı sıra sahadaki gelişmelere de bağlı.
Soru: Türkiye’nin Suriye’deki artan etkisi, bölgedeki diğer aktörleri nasıl etkiliyor?
Esen Ermiş Ertürk: Türkiye’nin Suriye’deki rolü, sadece askeri değil, aynı zamanda insani ve diplomatik alanda da dikkat çekiyor. Rohingya Müslümanlarına yardım gibi küresel insani projelerde yer almış biri olarak, Türkiye’nin bölgedeki liderliğinin hem yumuşak güç hem de sert güç unsurlarıyla desteklendiğini söyleyebilirim. Bu durum, İran ve Rusya gibi aktörlerle rekabeti artırırken, İsrail gibi ülkeler için stratejik bir meydan okuma yaratıyor. Erdoğan’ın liderliği, Türkiye’yi bölgenin vazgeçilmez bir oyuncusu haline getirdi. Bu, hem fırsatlar hem de riskler barındırıyor.
Soru: Sizce bu gelişmeler spekülasyondan ibaret mi, yoksa gerçek bir dönüşümün habercisi mi?
Esen Ermiş Ertürk: Spekülasyon ve gerçeklik arasında ince bir çizgi var. Şu an elimizdeki bilgiler, özellikle İsrail medyasındaki haberler ve Trump’ın Erdoğan’a yönelik olumlu söylemleri, bir dönüşümün işaretçisi. Ancak, Orta Doğu gibi dinamik bir bölgede hiçbir şey kesinleşmeden sonuçlanmaz. Türkiye’nin bu süreçte diplomasiyi ve sahadaki gücünü etkili bir şekilde kullanması, bu gelişmelerin gerçek bir dönüşüme evrilmesini sağlayabilir. Önümüzdeki günler, bu tablonun netleşmesi için kritik.
Soru: Son olarak, Türkiye’nin bu süreçte izlemesi gereken strateji ne olmalı?
Esen Ermiş Ertürk: Türkiye, çok boyutlu bir diplomasi yürütmeli. Bir yandan ABD ile iş birliğini güçlendirirken, diğer yandan Rusya ve İran gibi aktörlerle dengeli bir ilişki kurmalı. İçeride ise ekonomik ve sosyal refahı artıracak reformlar, bu stratejik kazanımları sürdürülebilir kılacaktır. Ben, sahada siyaset yapmış, iş dünyasında küresel ölçekte deneyimi olan biri olarak şunu söylüyorum: Samimiyet, saygı ve planlı hareket etmek, her zaman kazandırır. Türkiye, bu ilkelerle hareket edecek ve bölgesel liderliğini pekiştirecek Esen Ermiş Ertürk’ün bu çarpıcı değerlendirmeleri, Türkiye’nin uluslararası alandaki yükselişinin ve bölgesel dinamiklerin ne kadar karmaşık olduğunun bir göstergesi. Siyaset, iş dünyası ve akademik birikimiyle Ermiş Ertürk, bu süreçte Türkiye’nin izlemesi gereken yol haritasına dair önemli ipuçları sunuyor.