Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan, iletişim teknolojileri sektörünün gündemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Turkcell’in faaliyetleri hakkında bilgi veren Erkan, 5G gibi yeni nesil teknolojileri taşıyacak altyapının stratejik önemine değindi. Erkan, Turkcell’in teknolojiye yaptığı ve yapmaya devam ettiği yatırımlarla öncü olduğu sektörde ortak altyapı için elini taşın altına koymaya hazır olduğunu söyledi.
Murat Erkan, Türkiye’de fiber altyapının 5G’ye geçiş için yeterli seviyede olmadığını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 5G altyapısında yüksek yerlilik oranını işaret ettiğini hatırlatan Erkan, “Türkiye’nin Turkcell’i olarak 3G ve 4.5G süreçlerinde olduğu gibi 5G’de de öncülüğümüzü sürdürmeye kararlıyız. 5G’ye geçişin yerli ve milli imkanlarla yapılmasını, böylece minimum dışa bağımlılık sağlanmasını önemsiyoruz. 5G konusunda dünyadaki diğer ülkeler de yerli kaynaklarını ortaya koymaya çalışıyorlar. Bu konuda biz de elimizi taşın altına koyuyoruz. Hem ULAK A.Ş. ile hem de BTK’nın desteğiyle HTK (Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi) oluşumu ile iş birliği içindeyiz. Şirketimiz, ‘Yerli 4.5G Baz İstasyonu’ ve ‘Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Haberleşme Şebekesi’ projeleri başta olmak üzere, sektörümüzdeki yerli altyapı ürün ve çözümlerinin payını arttıracak tüm projelere destek oluyor. Yerli ve milli 5G teknolojisine katkıda bulunacak tüm firmalara laboratuvarlarımızı açtık, birlikte çalışıyoruz. Ülkemizin dijitalleşme ve mobilitedeki en önemli projelerinden olan yerli otomobil TOGG’daki gibi yüksek yerlilik oranına sahip 5G teknolojilerine geçişte de ‘babayiğit’ olmaya adayız” diye konuştu.
5G’ye geçişin Türkiye için azami fayda ve verim getirmesi için bu sürecin ‘çok boyutlu’ ele alınmasının önemine dikkat çeken Erkan, “Turkcell olarak bu geçişi, ‘5G için 5 Doğru’ olarak ifade ediyoruz. Bu sürecin yerlilik oranı yüksek doğru teknoloji ve doğru kurgulanmış ortak altyapıyla doğru alanda, doğru zamanda ve tabii ki doğru maliyetle, çok boyutlu olarak ele alınması önemli” dedi.
“Erken bir 5G geçişi, 5G’de yerlileşmeyi zora sokar”
5G’ye erken geçişin ülkemize ekonomi açısından faturaları olabileceğine dikkat çeken Erkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hem ülke ekonomisine fayda sağlamak hem de dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla teknolojideki yerlileşme hedefimizi önemsiyoruz. Ancak henüz 5G’de ihtiyaçlara cevap verebilecek yerli ekipman arzının çok kısa vadede oluşması mümkün görünmüyor. Yerli ürün ekosisteminin, ihtiyaçlara cevap verebilecek nicelik ve nitelikte yerli 5G ürünlerini pazara sunabilmesi için hala zamana ihtiyaç var. Yerli üretimde yetkinleşmeden yapılacak bir 5G geçişi, arzu edilen yerlileşme oranını zora sokar. Öte yandan dünyada 5G, hala sadece yüksek hızlı internet amacıyla kullanılıyor. 5G’nin endüstriyel kullanımı için gerekli olan standartlar henüz tamamlanmadı, bu standartların 2024 yılında tamamlanması bekleniyor. Acele etmek yerine ticari olgunlaşmayı beklemeliyiz. Türkiye’nin, 5G destekli terminal penetrasyonunun artması ve milli teknoloji hamlesiyle, önümüzdeki yıllarda yeni nesil teknolojiye yönelik yerli ürünlerin artık ticari olarak kullanılabildiği 5G Advanced teknolojisine geçebileceğini ve ülkemizde yüksek yerlilik oranlarıyla fark oluşturacak güçlü bir altyapının oluşacağını öngörüyoruz.”
Erkan, doğru yatırım ve doğru odaklanmayla Türkiye’de 5G ortamının 2 yıl içerisinde hazır olabileceğini söyledi.
“5G’ye geçiş, fiberde yatırımı hızlandıracak adımlarla kolaylaşacak”
5G için fiber altyapı yeterliliğine de dikkat çeken Erkan, “Ülkemizde fiber altyapı belirli bir olgunluğa erişmeden 5G’ye geçişi sağlıklı bulmuyoruz. 5G’ye geçiş, fiberde yatırımı hızlandıracak adımlarla kolaylaşacak. Daha verimli bir altyapı yatırımı ve ülkeden döviz çıkışının sınırlandırılabilmesi için ortak altyapı modeli şart. Ortak altyapı ve dijitalleşme 5G’nin can damarı. Biz Turkcell olarak bunun gerekliliğine inanıyoruz ve yatırımlarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Altyapıda ortak yatırım hızlanırsa, üstyapıda da tüm operatörler yenilikçi ürün ve servislere daha fazla yoğunlaşır. Sektörün enerjisini ürün ve hizmete yansıtacak, tüm müşteriler için değer üretecek, sonuçta da ülkemizin dijitalleşmesine hız katacak her çalışmanın içinde oluruz” dedi.
“4.5G’deki güçlü altyapımız günümüz ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyor”
Murat Erkan, 2015 yılında yapılan 4.5G ihalesinde Turkcell’in öngörüyle hareket ettiğini ve Avrupa’daki en geniş 4.5G spektrum bandını aldığını hatırlatarak, “Doğru stratejimiz ve sahip olduğumuz geniş spektrum sayesinde, 1,6 Gbps hıza ulaşabilen Türkiye’de tek, Avrupa’da ilk ve dünyada en yüksek 4.5G hızlarını sunan üç operatörden biriyiz. Şu an dünyada 5G kullanan birçok ülkedeki hızlara oranla daha yüksek hızda hizmet sağlıyoruz. Halen Türkiye’de 4.5G ile son kullanıcıların ve endüstrilerin ihtiyaçları rahatlıkla karşılanabiliyor. Geniş spektrumlu 4.5G ile bireysel ve kurumsal müşterilere en iyi hizmeti sunuyor, müşterilerimizin memnuniyetini artırıyoruz.” diye konuştu.
5G teknolojisinin, sadece hız anlamına gelmediğini, yüksek indirme hızının yanı sıra düşük veri gecikme süresi ve milyonlarca bağlantı kapasitesi ile dijitalleşmenin temelini oluşturduğunu belirten Erkan, şöyle devam etti:
“Bu ihtiyaca yönelik tasarlanan şebekeler sayesinde sağlık, üretim, lojistik ve enerji gibi farklı sektörlerin farklı ihtiyaçları için şebeke altyapıları sağlanabilecek. Bu avantajları faydaya dönüştürmek için uygun kullanım senaryolarının devreye alınması gerekiyor. Mevcuttaki kullanım senaryolarının çok büyük bir kısmını güçlü 4.5G altyapımız sayesinde sağlayabiliyoruz. Bunun en güzel örneklerinden biri de Superbox ürünümüz. 5G’nin en iyi kullanım senaryosu olarak gösterilen FWA çözümünü Superbox markamızla Türkiye çapında başarıyla uyguluyoruz.”
“Ekosistem pilot uygulamalarla gelişir”
5G’ye geçişte fiber ağın ve altyapının oluşması kadar pilot uygulama sonuçlarının analizinin de önem taşıdığına dikkat çeken Murat Erkan, “5G’nin öncelikle deneme izinleri ile kullanım alanlarının; örneğin havalimanları, organize sanayi bölgeleri, statlar, etkinlik alanları ve hatta bazı akıllı şehir uygulamalarında ortaya çıkarılmasını çok önemsiyoruz. Özetle biz stratejimizi ‘olimpiyatları alalım’ değil, ‘olimpiyatlara hazır hale gelebilmek için statları ve gerekli altyapıyı oluşturarak buna hazır hale gelelim’ olarak görüyoruz” dedi.