Teknolojik rekabet ülkelerin fikri ve sınai mülkiyet hakları alanına daha fazla yatırım yapmasını sağlıyor. Özellikle 2019’daki veriler incelendiğinde Türkiye’nin sınai mülkiyet hakları alanında yakalamış olduğu yükseliş dikkat çekti. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Akbulut, “Türk Patent ve Marka Kurumu verilerine göre, 2019 yılında yerli olarak 19 bin 916 patent başvurusu gerçekleştirilmiş durumda. Yani 2018’e göre patent başvurularında yüzde 7,6’lık gibi bir artış söz konusu. Diğer taraftan verilerde öne çıkan diğer bir detay ise 1995’ten bu yana patent başvurularında en yüksek rakamlara erişilmiş olması. Ayrıca halen patent başvuru sayılarının yüzde 40’ı yerli iken yüzde 60lık oranı ise yabancı başvurulardan oluşturuyor. Bu bizim dünya pazarların da rekabet üstünlüğümüzü sağlamak ve piyasalarda ki liderliği ele geçirebilmek için daha fazla gayret göstermemiz gerektiğini ortaya koyuyor.” bilgisini verdi.
Özellikle patent başvuru sayılarındaki artışta etkili olan en önemli unsurun, teknolojik gelişmeler olduğunu anlatan Akbulut, “1990’lı yıllarda şirketlerin toplam aktifleri içerisinde yüzde 70’lik bir paya sahip olan fikri ve sınai mülkiyet haklarının değeri günümüzde yüzde 90’lara kadar ulaştı. Bu durumun ülkeler içinde geçerli olduğu görülüyor. Nitekim Türkiye’nin sınai mülkiyet hakları alanında yakaladığı ivme bunun önemli bir göstergesi.” şeklinde konuştu.
İstanbul en fazla başvuru yapan kent
Patent başvurularının illere yönelik dağılımında ise İstanbul ve Ankara’nın önemli bir konumda yer aldığını anlatan Akbulut, İstanbul’da 2018 yılında 3 bin 342 olan patent başvuru sayısının, 2019’da 3 bin 356 ‘ya yükseldiğini kaydetti.
Ankara’da ise 2018 yılında 931 patent başvurusuna karşılık 2019’da 985 patent başvurusunun yapıldığını söyleyen Akbulut, “AR-GE ve teknoloji merkezleri ile sanayicilere tanınan patentli ürünlerle ticaret yapmanın sağladığı teşvik avantajları ve vergi indirimleri gibi konuların fikri ve sınai haklar alanındaki bilinçlenme ile birlikte fırsatların tabana daha fazla yayılması sunucunda mevcut rakamların 2020 sonunda hızla artacağı ön görülüyor.” dedi.
Ağrı ve Ardahan ‘0’ çekti
Bazı kentlerde patent başvurusunun yapılmadığına da değinen Akbulut şunları kaydetti: “Özellikle patent başvurularının yapıldığı iller ele alındığı zaman Ağrı ve Ardahan kentlerinden patent başvurusunun yapılmadığı anlaşılıyor. Artvin, Tunceli, Bayburt, Şırnak, Bartın illerinde ise 1’er başvurunun yapıldığı görülüyor. Mevcut illerdeki sanayi potansiyelinin ürünlerin ticarileştirilmesi sürecine yansımaması ise dikkat çeken detaylar arasında yer alıyor. Mevcut illerin toplam nüfusu ise 1,7 milyon dolayında Özellikle toplumsal kalkınma konusunda belirli dengelerin sağlanması alanında fikri ve sınai mülkiyet hakları konusu önemli bir yere sahip.”
134 bin 353 marka başvuru yapıldı
Marka başvurularında tarihi zirvelerin görüldüğünün altını çizen Akbulut, “Fikri ve sınai mülkiyet haklarında önemli bir faaliyet koluna sahip olan ‘marka başvuruları’ alanında ise önemli bir ivme yakalandı. Bu kapsamda 2019 yılında 134 bin 353 marka başvurusu yapılmışken 2018’e göre yaklaşık 11,95’lik bir artış yakalandı. Özellikle ihracat alanında markaların tescil edilmemesi neticesinde ‘gümrüklerde ithalat ve ihracatın durdurulması’ gibi yaptırımların öneminin son dönemde anlaşılması marka başvurularının artışında temel unsurlar arasında yer alıyor.” diye konuştu.
Markalaşma alanındaki ivmeyi tetikleyen diğer bir gelişmenin ‘Turquality Markalaşma Programı’ olduğunu kaydeden Akbulut, bu bağlama birçok firma markalaşma konusunda ciddi hamleler yaptığını ifade etti.
“Tasarım başvuru sayılarında yüzde 9,8’lik artış var”
2019 yılı genelinde toplamda 46 bin 188 tasarım başvurusu yapıldığını dile getiren Akbulut, “Bu rakam 2018 yılında 42 bin 345 olarak kayıtlara geçmişti. Başvuru yapılan iller bazında ise İstanbul 2019’da 17 bin 179 başvuru gerçekleştirmiş durumda. Totalde ise illerin yaptığı tasarım başvuru sayısı ise 39 bin 178 olarak yer alıyor. Yani İstanbul bütün illerin yapmış olduğu toplam başvurunun yaklaşık yüzde 43’lük kısmını tek başına gerçekleştirmiş durumda.” dedi.
2023 hedefleri kapsamında sınai mülkiyet hakların da önem kazandığına değinen Akbulut, sözlerini şöyle tamamladı: “Ürünlerin katma değerinin artması ve korunması hususunda fikri ve mülkiyet haklar önemli bir yere sahipken bu konuda tabandan tavana yayılacak bilinçlenmede ‘milli teknoloji hamlesi’ doğrultusunda önemli bir yerde bulunuyor. Kamu-Üniversite-STK-Sanayi iş birlikleriyle elde edilecek kazanımların kısa ve orta vadede ekonomik kalkınmanın ‘dinamosu’ olması bekleniyor.”