Birçok ülke küresel iklim değişikliğine karşı önlem almak adına yenilenebilir kaynaklara yönelirken, fosil kaynak kullanımlarını da minimum düzeye indirme yolunda çalışmalar yapıyor. Mevcut çalışmaların patent sayılarına da yansıdığına dikkat çeken Adres Patent Genel Müdürü Cumhur Akbulut; güneş, jeotermal, biyoyakıt ve rüzgar enerjilerinde patent sayılarının 2010 ila 2019 yılları arasında kayda değer artışlar yakalandığına işaret ederek, “Bu dönemlerde güneş enerjisinde 524 bin 491, rüzgarda 157 bin 141, biyoyakıt alanında 172 bin 064, jeotermalde ise 58 bin 969 patent başvurusu yapılmış durumda. Özellikle 2017 yılının yenilenebilir enerji konusunda kırılma dönemi olduğunu ifade edebiliriz” dedi.
“Kurulu gücün 240 GW’a kadar yükselmesi mümkün”
Diğer taraftan Türkiye’nin güneş enerjisi konusunda da zengin bir ülke olduğunun altını çizen Akbulut, “Ülkemiz yıllık 2 bin 737 saat güneşlenme süresi karşılığında Almanya yıllık bin 600 saat güneşlenme süresine sahiptir. Güneşlenme süremiz Almanya’dan fazla olmasına rağmen güneşten yararlanma konusunda birçok ülkeye göre gerideyiz” diye konuştu. Diğer taraftan enerji maliyetlerindeki artışın güneş enerjisine yönelimi artırdığına işaret eden Akbulut, “GES’lerin kurulu gücünün 240 GW’a kadar yükselmesinin de mümkün olabileceğine dair öngörüler bulunuyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın yayınladığı Dünya Enerji Görünümü raporunda da bahsedildiği gibi, güneş enerjisi şu an dünyanın birçok bölgesindeki en ucuz elektrik üretim kaynağı olma konumuna yükselmiş ve dünyanın en hızlı gelişecek elektrik üretim kaynağı olma yönünde ilerliyor. Bu durumun patent sayılarına da yansıdığını söyleyebiliriz” dedi.
“Yeşil OSB olma yönündeki çalışmalar, yenilenebilir enerjide patent sayılarını artıracak”
Öte yandan Türkiye genelinde birçok organize sanayi bölgesinin yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelim konusunda yatırım yaptığına dikkat çeken Akbulut sözlerini şöyle tamamladı: “Yeni nesil OSB’lerde enerji anlayışlarının da yenilenebilir enerjiye doğru kaydığını görmek mümkün. Özellikle enerji ihtiyacının yüzde 50’lik bölümünü yenilenebilir kaynaklardan karşılamaya yönelik çalışmalar yapan organize sanayi bölgeleri var. Bu tarz çalışmaların orta ve uzun vadede yenilenebilir enerji alanındaki patent sayılarını yukarı çekeceğini öngörüyoruz. Sonuç itibarı ile Türkiye gerek yenilenebilir gerekse dönüştürülebilir enerji kaynakları konusunda oldukça bakir bir pazar. Buradaki potansiyeli yerli sanayicilerimizin ortaya çıkarması neticesinde hem patent sayılarımız artış gösterecek hem de yıllık bazda ortalama 42 milyar dolarlık cari açığın önemli bir kısmının kapatılması yolundan pozitif yönde ilerlemeler kaydedeceğiz”.