Yükselir Group Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Yüksel petrol piyasalarında gerçekleşen ani değişimleri yorumladı. Kazananları, kaybedenleri, piyasa hakkındaki yorumlarını, Türkiye’nin bu piyasada alması gereken kritik aksiyonları açıkladı.
Mart ayını değerlendiren Yavuz Yüksel, ”Mart ayında petrol piyasalarında yaşananlar, insanın ömründe bir kere görebileceği türden gelişmelerdi. Koronavirüs salgınının talep tarafında oluşturduğu serbest düşüş, Rusya ve Suudi Arabistan’ın petrol arzı konusunda anlaşamayıp, fiyat ve pazar payı savaşına girmeleri, daha önce görmediğimiz petrol fiyat hareketlerini görmemizi sağladı. Volatilitenin zirve yaptığı bu ayda petrol fiyatlarında günlük yüzde 30 düşüş gördüğümüz günler yaşadık. Gösterge niteliğindeki Brent petrol 20 dolar seviyelerinde işlem gördü. Gelecekteki petrol fiyat tahminleri yapılırken, en çok referans alınacağını düşündüğümüz Mart ayını geride bırakırken, genel ekonomi tarihinde önemli bir yer tutabilecek potansiyele sahip Nisan ayına giriyoruz” dedi.
Yüksel, sözlerine şöyle devam etti: ”Koronavirüsün etkileri devam ederken, petrol piyasaları için ikinci şok OPEC toplantısından geldi. Üretim kısıntısında anlaşamayan Rusya ve Suudi Arabistan her türlü üretim kısıntısını görmezden gelerek maksimum kapasitede ve yüksek indirimlerle piyasaya petrol sürmeye başladılar. Üretim kısıntılarında anlaşamama nedeni olarak Rusya tarafının özellikle Avrupa’daki pazar payını ABD’li kaya gazı üreticilerine kaptırmak istememesiydi. Anlaşma sağlanamayınca piyasalardaki dengeler bozuldu”.
Yaşanan bu durumu oyun teorisine bağlayan Yüksel, “Oyunda kurallara bağlı olmayan güçlü bir oyuncu devreye girince oyunun dengesi bozuluyor ve kuralları tüm oyunculara uygulamak gerekiyor. OPEC 1970’lerde petrol üretiminin yüzde 70’ini gerçekleştiren çok daha önemli bir konumdaydı ama yıllar geçtikçe yeni üreticiler ile birlikte bu oranı yüzde 30’a kadar geriledi. 2016 yılında Rusya’nın OPEC’a katılması ile tekrar büyük bir karar alıcı konuma gelse de, yaşanan teknolojik gelişmelerle birlikte, ABD dünyanın en büyük petrol üreticisi oldu. OPEC’ın koyduğu üretim kısıtlama veya arttırma tarafında bir zorunluluğu bulunmayan ABD’li kaya gazı üreticileri, pazar paylarını artırmaya başladılar. Böylelikle oyundaki denge bozuldu. Şimdi bu kurallara ABD’li oyuncuların da uyması gerekiyor, çünkü maliyet olarak Rusya ve Suudi Arabistan’ın bu konuda eli kuvvetli” şeklinde konuştu.
”Farklı alanlardaki gelişmelerde de yeni gelen güçlü oyuncu oyunun kurallarını değiştiriyor”
Farklı alanlardaki gelişmelerde de yeni gelen güçlü oyuncunun oyunun kurallarını değiştiğini aktaran Yüksel, ”Aslında bu yeniden dengelenme hayatın her anında mevcut. Askeri anlamda örneklerini gördüğümüz gibi siyasi anlamda da sonuçları olacağını düşünüyorum. Yaşananların bir benzerini geçtiğimiz sene askeri anlamda gördük. ABD, 1987’de SSCB ve bugünün Rusya’sı ile yaptığı INF ( Kara konuşlu nükleer başlık taşıyan 5 bin km menzilli füze üretimini yasaklayan anlaşma ) anlaşmasından çekildiğini söyledi. Bu çekilmenin asıl nedeni anlaşmadaki yükümlülüklere uyma zorunluluğu olmayan yeni bir gücün ortaya çıkması idi. Çin Halk Cumhuriyeti. Siyasi anlamda da bir benzerini ilerleyen yıllarda göreceğiz. Türkiye’nin, dünya 5’ten büyüktür söylemi aslında oyunun dengesinin bozulduğu ve yeni güçlerin siyasi anlamda farklı düzen kurulması gerekliliği üstüne idi. Türkiye gibi siyasi anlamda yükselen ülkelerin varlığı düşünüldüğünde oyunun dengeleri yine bozulacak ve yeni kurallar devreye girecek. BMGK daimi üyelerinin önümüzdeki 30 yılda bu şekilde kalacağını düşünmek zor” diye konuştu.
”Düşük petrol fiyatları Suudi Arabistan ile birlikte Rusya ve İran’ı da kötü etkiliyor”
Petrol fiyatlarının düşmesinden hangi ülkelerin etkileneceğine değinen Yüksel,”Petrol piyasasında yaşanan gelişmeleri de işin ekonomik tarafı bir yana askeri ve siyasi olarak da yorumluyoruz. Düşük petrol fiyatları Suudi Arabistan ile birlikte Rusya ve İran’ı da kötü etkiliyor. Bütçesinde açık vermemek için 180 dolar civarı bir petrol fiyatını görmesi gereken İran yanında, bu oran Rusya için 40 dolar civarında. Global anlamda 20’den fazla ülkede yatırımı olan Yükselir Group kuruluşumuzda petrol fiyatlarını çok yakından takip ediyoruz. Ana iş kollarımızdan biri enerji olan grup, bununla birlikte yeni yatırımlar yaparken, ülkelerin petrol fiyatlarındaki değişimlerden nasıl etkileneceğini dikkate alıyoruz. İşadamları olarak global makro fon yöneten fon yöneticileri gibiyiz. Tüm makro gelişmeleri takip edip, ülkelere göre analiz yapmak ve yatırım kararlarımızı ona göre vermek durumundayız. Aynı mantıkla hareket ediyoruz ama fon yöneticilerine göre daha az likit varlıklar taşıyoruz. O yüzden orta ve uzun vadeli makro analizler bizim için önemli. Yaşanan gelişmeler ışığında da petrol fiyatlarındaki kazanan ve kaybeden ülkeleri analiz etmek de artık bugünkü ajandamızın önemli bir gündemi” ifadelerini kullandı.
”Petrol fiyatlarındaki düşüşlerden en olumlu etkilenecek ülkelerin başında Türkiye ve Çin geliyor”
Petrol fiyatlarındaki düşüşlerden en olumlu etkilenecek ülkelerin başında Türkiye ve Çin Halk Cumhuriyeti geliyor. Petrol fiyatlarındaki uzun süreli düşük fiyatlar, kurları görece daha rekabetçi olan bu iki ülkeyi daha da ön plana çıkarabilir. Group olarak beklentimiz ise üretim tarafında bir sıkıntı çıkmadıkça (savaş, terörist saldırılar vb..) petrol fiyatlarında orta vadede 70 dolar üstü fiyatların artık çok kolay olmayacağı yönünde” açıklamasında bulundu.
”OPEC toplantısında ne karar çıkarsa çıksın, sonuçlarının kısa vadeli olacak”
Önümüzdeki OPEC toplantısında ne karar çıkarsa çıksın, sonuçlarının kısa vadeli olacağını vurgulayan Yüksel, ”Son yapılan araştırmalara göre günlük 15-20 milyon varillik bir arz fazlası var. Dünya üzerinde ticari işletmelerin sahip oldukları ile birlikte 2-3 milyar varillik bir depolama kapasitesi olduğu düşünülüyor. ABD Başkanı Trump, stratejik rezervlerin sonuna kadar doldurulmasını istedi. Brent Petrol 20 dolar civarında iken, Çin’in de stratejik rezervlerini artırma yoluna gittiği haberleri çıktı. Ülkemizin de başarılı hazine yönetiminin benzer aksiyonlar aldığını ve alacağını düşünüyorum. Petrol fiyatından bağımsız olarak fiyat eğrisi de depolama ve ileri vadeli satma açısından güzel olanaklar sunuyor. Bu fırsattan kesinlikle ülkemizin de maksimum seviyede yararlanması gerekiyor. Olabildiğinde petrolü depolamak ilerleyen dönemde bizlere büyük bir artı sağlayacaktır. Bununla birlikte koronavirüs etkisinin geçmesi ile talebin eski haline gelmesinin 1-2 sene alacağını göz önüne almamız lazım. Ayrıca düşük fiyatlardan sonuna kadar depolanmış petrol, uzun bir süre tavan fiyat oluşturacak görünüyor. Önümüzdeki OPEC toplantısında ABD kaya gazı üreticileri de anlaşmaya dahil olup, günlük 10 milyon varillik bir kesintide anlaşılacak gibi görünüyor. Ama talep canlanmaya başladığında bu anlaşmanın da ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu göreceğiz” dedi.
Türkiye’nin Ceyhan’da yatırımlara devam edilen petrokimya endüstri bölgesi ile gelecek dönem enflasyon beklentilerinde petrol fiyatlarının önemine dikkat çeken Yavuz Yüksel, Türkiye’nin ilerleyen dönemlerde çok büyük bir potansiyeli olduğunu söyledi.
”Arzın değil, talebin pazarlık masasında kuvvetli olduğu bir dönemdeyiz”
Yüksel sözlerini şöyle sonlandırdı: ”Arzın değil, talebin pazarlık masasında kuvvetli olduğu bir dönemdeyiz. Türkiye çok akıllı bir yatırımla Ceyhan’da petrokimya alanında önemli yatırımların buluşma merkezi olacak bir bölge oluşturdu. Bu süreçte Ceyhan’ın ve Türkiye’nin önemli ve uluslararası ticarette etkisi daha da artacak. Enflasyon tarafında ise ilerleyen dönemlerde daha önce ülkemizde çokça gördüğümüz devlet-özel sektör işbirliğine yönelik adımlar görebiliriz. Düşük fiyattan petrol depolayan Türkiye, ilerde bunu ülkemizdeki rafinelere aktarıp, aradaki fark ile enflasyonun yükselme eğiliminde olduğu dönemlerde, akaryakıttaki vergileri düşürme imkanına kavuşabilir”.