Ekonomik aksiyonların yavaşladığı dönem sonrasında birden artan talepler otomotiv sektöründe krizlere yol açtı. Artan yoğun talep sonrası otomotiv üreticilerinin çip ihtiyacı karşılanamadı. Bu nedenle üretimler aksadı. Son dönemde dünyada çip kıtlığından dolayı bir kamyon krizi patlak verdi. Bir zincir gibi işleyen ticaret döngüsünde otomotiv sektörü yavaşlayınca lojistik ayağı sekteye uğradı. Başta taşımacılık sektörü olmak üzere bir çok alan bu olumsuzluk etkilendi.
Pandemide normalleşmeye süreciyle ticari faaliyetler hız kazandı ve otomotiv talepleri arttı. Bu durum otomotiv üretiminde kullanılan çip krizine yol açtı. Çip üretici firmaların üretim kapasiteleri alarm verdi.
“İlk 10 ayda 17 bin 650 üretimimiz var”
Türkiye’de kamyon ve otobüs fabrikaları bulunan Mercedes Benz Türk, çip krizinin yaşandığı yılın ilk on ayında 10 bin kamyon ihraç etti. Kamyon üretimlerinin geçen seneye göre arttığını, kuvvetli bir talep yaşandığını söyleyen Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün, “Hem yurt içi satış hem de yurt dışı ihracat pazarında 2015 yılını baz alıyoruz. 2015 yılı referans yılı olarak Kabul edersek daha doğru olur. Baz etkisi dediğimiz bu yıllarda yaşıyoruz. 6 ton ve yukarı kamyon pazarında İlk 10 ayda 17 bin 650 üretimimiz var bunların 10 bin adedini ihraç ettik, geriye kalan 8 bin adet yurt içi pazara verdik. Yurt içi pazarımız ilk 10 ay itibariyle 22 bin seviyelerinde. Bu seneyi 30 bin bandında kapatacağız. 2015 yılında 40 binin üzerinde bir pazar olmuştu. Biz bunu referans alıyoruz. Hâlâ o seviyelerden çok uzaktayız” dedi.
“Kamyon pazarında ciddi bir talep birikmesi oluştu”
Bu yıl özellikle çip krizinin bütün endüstriyi vurduğunun altını çizen Sülün, “Normal şartlar altında geçen bir yılda Türkiye’nin kamyon ihracatı ülke yüzde 3,5-4 civarı büyürse 35-40 bin bandında olması gerekir. Önümüzdeki sene ümit ediyorum 35-40 bin bandına ulaşır. Bütün dünyada kamyon pazarında ciddi bir talep birikmesi oluştu. 2021 yılını iyi geçirdik. 2022 yılından da ümitliyiz” diye konuştu.
“Ürün bulmada zorlandık”
Sülün, kamyon pazarını genel ekonominin tansiyon ölçeri olarak niteleyerek, çip kriziyle üretimlerin yavaşlamasının ikinci el kamyon fiyatlarına da yansıdığına dikkat çekti. Sülün, “Ekonomik aktivite ne kadar yoğun olursa o kadar fazla talep oluyor. Kamyon pazarı 2015’ten 2021 yılına kadar sürekli bir gerileme yaşadı. Ekonominin ihtiyacı olan toplam parkın yenilenmesi ve büyümesi söz konusu değildi. 2019 yılında bir dip gördük. 40 bin adetten 9 bin adede geriledi. Biriken talebin tekrardan yerine konması gerekiyor. Bunun yanında bir de çip krizi oluştu. Tedarik zincirinde kırılmalar oluştu. Ürün bulmada zorlandık. Bu da ikinci el fiyatlarına da yansıdı” şeklinde konuştu.
“Çip krizi kısa zamanda çözülemez”
Tüm dünyayı saran çip krizi için ise 2023 yılını işaret eden Sülün, “Çip krizinin çok kısa sürede çözüleceğini düşünmüyorum. Normal hale dönülmesinin 2023 yılına kadar süreceğini tahmin ediyorum” dedi.
1 milyar euroluk ihracat
35’nci yılını kutladıkları Aksaray kamyon fabrikasındaki üretimle ilk 10 ayda yaklaşık 10 bin adetlik ihracat gerçekleştirdiklerini anlatan Sülün, yaklaşık 1 milyar euroluk bir rakama ulaştıklarını belirtti.
“Aksaray fabrikamız Türkiye için çok önemli”
Sülün, “Bu gurur verici bir şey bizim için. İhracat hedeflerimizi tutturuyoruz. Daha da artırmak istiyoruz bütün dünyada talep çok güçlü. Bir yandan da o talebe karşılık vermek için çaba gösteriyoruz. Bu adetlerimizi daha artırmak için gayret gösteriyoruz. Aksaray fabrikamız Türkiye için çok önemli, Türkiye’nin tam ortasında. Aslında lojistik olarak dezavantajlı bir konumda buna rağmen 10 bin kamyonu 10 ayda ihraç ettik. Ayda bin kamyonun Avrupa’ya sadece lojistiği bile çok önemli. Türkiye’de üretilen 6 ton ve üstü her 10 kamyondan 7’sini Aksaray’da biz üretiyoruz. İhraç edilen her 10 kamyondan 8’i bize ait. Ağır vasıta üretiminde ve ihracatında önemli bir rol oynuyoruz” diye konuştu.
“Otobüste Türkiye’nin 4 yıllık ihtiyacını bir yılda karşılayabilecek seviyedeyiz”
Türkiye’nin gelecekte ağır vasıtalarda üretim üssü olabileceğini vurgulayan Sülün, “Türkiye otobüste bir üretim üssü. Dolayısıyla otobüs endüstrisi olarak baktığımızda son derece rekabetçi ve kuvvetliyiz. Kamyonun ölçeği farklı oluyor. Bizim otobüs fabrikamızın kapasitesi toplam Türkiye’nin 4 yıllık ihtiyacını bir yılda karşılayabilecek seviyede. Bu kapasitede başka bir otomotiv fabrikası bulunmuyor. Hem otobüs hem de kamyonda üretim üssü olabiliriz. Çok kuvvetli bir tabanımız var. Bunun için hazırlık yapmamız lazım, otomotiv büyük bir değişim yaşıyor. Firma ve ülke olarak hazır olmamız lazım” dedi.
“Şehiriçi otobüsleri en hızlı elektriklenecek segment olacak”
Son olarak ağır vasıta araçlardaki elektrifikasyonlar ile ilgili değerlendirme yaptı. Sülün, elektriklendirmenin ilk önce şehir içi otobüslerde devreye alınacağını söyleyerek, elektrifikasyon içinde şehir içi otobüsleri dünyada en hızlı şekilde evrilecek segment olacak. Altyapılarımızı hazırlamamız lazım. Büyük metropollerde otobüsler uzun süreli çalışıyor. Bu araçların garajlarda hızlı şarj edilmesi gerekir. Bunların hepsi altyapı ve yatırım meselesi. Evrilme en hızlı belediye otobüslerinde olacak. Biz Mercedes Benz olarak böyle bir ürünümüz mevcut. Türkiye’deki talep şartları olgunlaştığı zaman Hoşdere’de üretime ulaşacağız” şeklinde konuştu.
Ali Canberk Özbuğutu