İlk olarak Çin’de ortaya çıkan ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel salgın olarak nitelendirilen koronavirüs, tüm dünyada etkisini artırmaya devam ediyor. Halihazırda 860 bin kişiye bulaşan ve 42 binden fazla cana mal olan virüs, milyonlarca insanın çalışma hayatını etkileyerek ekonomilerde büyük bir hasar oluşturdu. Yaz aylarında koronavirüs salgınının sona ereceği düşünülse de kesinliği olmayan bu öngörüler piyasalarda tedirginlik oluşturuyor. Dünyadaki tüm ekonomilerin 2020 yılında küçülme yaşamasının kaçınılmaz olduğunu belirten Ekonomi Politikaları Uzmanı Dr. Aziz Hatipağaoğlu, bu durumun doğrudan doğruya üretim hacmini azaltacağını söylerken, istihdam üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için tedbir alınması gerektiğini ifade etti.
“Dev ekonomiler resesyonla karşı karşıya”
Yaz aylarıyla birlikte sona ermesi durumunda bile koronavirüs salgınının dünya ekonomisine etkisinin 3 trilyon dolar civarında olacağını belirten Aziz Hatipağaoğlu, “Çin, ABD, Almanya, İngiltere, Hindistan, Güney Kore ve Japonya gibi gelişmiş ekonomiler başta olmak üzere küresel ekonomiye entegre olan birçok ülke dramatik bir resesyona doğru gidiyor. Özellikle Hindistan gibi ülkelerde salgının patlama yaşaması dünya ekonomisi için ağır sonuçlar doğuracak. Önümüzdeki bir kaç ayda, dış finansman ihtiyacı yüksek olan ülkelerin türbülansa girdiğini ve bu ülkelerin finansal açıdan zayıfladığını göreceğiz. Bu noktada şimdiden bu ülkelerin, yakın gelecekte finansman ihtiyacını nasıl karşılayacaklarına yönelik yol haritası belirlemeleri gerekli.” dedi.
“Küreselleşme teorisi koronavirüs ile yıkılıyor”
Koronavirüs salgınıyla birlikte ülkeler arası gerilimin de tırmandığını aktaran Hatipağaoğlu, “Ülkeler sağlık ekipmanlarının ticareti konusunda hukuka uymayan uygulamalar yapıyor. Çek Cumhuriyeti İtalya’ya, İtalya da Tunus’a giden mallara el koydu. Özellikle Avrupa Birliğinin çatırdadığı gözardı edilemeyecek bir gerçek. Yaşanan bu salgın, küreselleşmeye dayanan kapitalist dünya sisteminin mutlak değişimine yol açacak. Küreselleşme bugüne kadar geldiği gibi devam edemez. Ülkelerin bir çoğu yeniden ekonomik yeterlilik ilkesine geri dönecek ve içlerine kapanacak. Kendi kendine yetebilme olgusu önem kazanacak.” şeklinde konuştu.
“Dünya ekonomisi en iyi ihtimalle son çeyrekte toparlanacak”
Yakın tarihte dünyanın tamamını bu çapta etkileyen başka bir olay olmadığının altını çizen Hatipağaoğlu, “Refah toplumunu oluşturacak ekonomik ve sosyal politikalara bu dönemde daha çok ihtiyacımız olacak. Uzmanların söylediği gibi bu salgının Haziran ve Temmuz aylarında etkisini azalması durumunda bu yılın son çeyreğinde iyileşme görülebilir. Bu iyileşmenin hızlı olup olmayacağı tamamen ekonomilerin alacağı kararlara bağlı. Başta ABD Merkez Bankası, Fed, ve Avrupa Birliği Merkez Bankası olmak üzere birçok ülke merkez bankalarının gerek olduğu ölçüde likidite ihtiyacını gidereceklerini söylemesi; hükümetlerin şirketleri, çalışanları, toplumu kuvvetli şekilde destekleyeceklerini ifade etmeleri; toplumun güven duygusunu güçlendirecektir.” diye konuştu.
“Rekabetçi sektörler ve dezavantajlı kesim desteklenmeli”
Küresel resesyon dönemlerinde ülkelerin ekonomisi için oldukça önemli olan turizm, havacılık, otomotiv, tekstil ve perakende gibi rekabetçi sektörleri şimdiden tespit ederek desteklenmesi gerektiğini bildiren Hatipağaoğlu, “Ek olarak orta gelir katmanında olanların, emeklilerin, dezavantajlı kesimin, engellilerin ve tabiri caizse emeğiyle geçinenlerin bu dönemde hiçbir mazereti öne sürmeden, desteklenmesi resesyondan çıkış için hayati. Üretim hacminin azalması da ancak efektif talebin artmasıyla önlenebilir. Bu nedenle toplumun tüm kesimlerinin öncelikle satın alma gücünün diri tutulması gerekirken resesyondan çıkış döneminde de reel gelirlerinin artırılması şart.” ifadelerini kullandı.